| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  haşnaktör | Çok yaşlı ve herkesçe bilinen edilgin eşcinsel erkek | isim | 
|  hat karıştırmak | işleri, konuları birbirine karıştırıp beceriksizlik etmek | deyim | 
|  hat olmak | Gelmek | deyim | 
|  hataplamak | (Özellikle dilenci argosunda) Dövmek, vurmak | fiil | 
|  hatay'a gitmek | Mastürbasyon yapmak, otuzbir çekmek. (Hatay ilinin trafik plaka numarası 31'dir.) | deyim | 
|  hatem | Başvezir, sadrazam | isimeski | 
|  hatem kerizi | Karagözcü argosunda Çengi oynatmaya verilen ad (Uğur Göktaş, Karagöz Terimleri Sözlüğü) | |
|  hatır belasına | Birine duyulan sevgi ve saygı dolayısıyla | |
|  hatice'yi bırak neticeye bak | Önemli olan, sonuçtur; sonuca nasıl varıldığı konusunda gevezelik gerekmez; HATİCEYİ BIRAKIP NETİCEYE GELMEK biçiminde de söylenir | deyimnetice  | 
|  hatlamak | Kaçıp gitmek, savuşmak | fiil | 
|  hava | Sonuçsuz, anlamsız, boş (durum, davranış, söz) | |
|  hava almak | umduğunu bulamamak, hiçbir şey kazanmamak – | |
|  hava atmak | herhangi bir üstünlüğünden dolayı şişinmek, caka yapmak | |
|  hava basmak | büyüklenmek, gururlanmak | |
|  hava bin beş yüz | Çok gösterişli, görünümü çok hoş cakalı, fiyakalı | deyim | 
|  hava civa | Değersiz | |
|  hava gazı | Boş laf | |
|  hava kararmak | eski. Yoldan bir zenci geçmek; bulunulan yere bir zenci gelmek | deyim | 
|  hava sıkmak | eş anlamlı HAVA ATMAK | deyim | 
|  hava tebdili | Hapse girme, hapishaneye düşme | deyim | 
|  hava yapmak | böbürlenmek | |
|  havada kalmak | sonuca ulaşmamak – Adalet Ağaoğlu | |
|  havada katlamak | Ezici bir üstünlük göstermek | deyimkatlamak  | 
|  havadan sudan | Boş, önemsiz şeylerden – | |
|  havadancı | Yurtdışından gelen otomobile rastgele bir plaka takıp bu otomobili sahte belgelerle trafiğe sokan, satan kişi | isim | 
|  havagazı | eş anlamlı HAVA CİVA | deyim | 
|  havai | Ciddi olmayan, ciddi işlerle uğraşmayan, ciddi işler yapmayan, dilediği gibi davranan; uçarı, yeleme | |
|  havaî | Hileli, civalı (zar, barbut zarı) | |
|  havalanmak | Kibirli, gururlu, çalımlı davranışlarda bulunmak | fiil | 
|  havalı | Bir işi gereğince benimsemeyen, önemsemeyen | sıfatisim | 
|  havan batsın | Cakan bozulsun, fiyakan bozulsun anlamında kullanılır | deyim | 
|  havari | Bağlı olduğu önderinin düşünce ve inançlarını yayan kimse; apotr | |
|  havası batmak | ||
|  havasını almak | birinin eli boş çıkmak | |
|  havasını atmak | ||
|  havasız | Göz alıcı, çekici olmayan | |
|  havaya uçmak | havaya gitmek | |
|  haver | Bir işin birlikte yapıldığı kimse; ortak. Sözcük, Alman argosunda da aynı anlamda kullanılır (Siegmund A. Wolf, Wörterbuch des Rotwvelschen) | isim | 
|  havlamak | (Aşağılama yaklaşımıyla) Konuşmak | fiil | 
|  havsalası dar | Anlama kabiliyeti olmayan, anlayışı kıt (kimse) | |
|  havsalası geniş | Anlama kabiliyeti olan, anlayışlı (kimse) | |
|  havuç | Erkeklik organı, ereksiyon durumundaki penis | isim | 
|  havyar | Dışkı, necaset | isim | 
|  havyar kesmek | çalışmadan vakit geçirmek, vakti boşa harcamak – | |
|  hay | Karagözcü argosunda Ermeni karakterine verilen ad (Uğur Göktaş, Karagöz Terimleri Sözlüğü) | sıfatisimzarf | 
|  hayalet | Çok zayıf kimse | isim | 
|  hayat | Genellikle köy ve kasaba evlerinde, üstü kapalı, bir veya birkaç yanı açık sofa | |
|  hayat dersi | İbret veya örnek alınacak gerçek olay – | |
|  hayat dolu | Neşeli, canlı, yaşama isteği çok olan; yaşam dolu | |
|  hayat mücadelesi | Hayatta karşılaşılan her türlü zorluğa göğüs gererek gösterilen yaşama gayreti; hayat kavgası, yaşam kavgası | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.