İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
ıhı | Esrar; burna çekilen esrar | isim |
ıhtırmak | (Birisini) Üzerine çullanıp çökertmek, yatırmak | fiil |
ıkınıp sıkınmak | bir iş yapabilmek için kendini çok zorlamak | |
ırgalamak | ilgilendirmek – | fiil |
ırgat | Çok az parayla çalışan kimse | isim |
ırzı kırık | Namussuz bir biçimde davranan – | |
ısınmak | Yadırgamaz olmak, hoşlanır olmak; alışmak – Necati Cumalı | |
ıska | Üzerinde durmama, önem vermeme | |
ıska geçmek | Hedefe ulaşamamak; isabet ettirememek; amaca varamamak | deyim |
ıskalamak | Hedefe denk getirememek | fiilıska geçmek |
ıskata | Dışkı, bok | isim |
ıskoda | Eğri dizli kimse (genellikle kadın) | isim |
ıslak karga | Çok korkan, çekingen, ürkek (kimse) | |
ıslatmak | Dayak atmak veya ağır hakarette bulunmak – Reşat Nuri Güntekin | fiilkışlatmak |
ısmarıççı | Mahkûmların alışverişini yapan, dışarıdan istenen şeyleri getiren kimse | isim |
ıspanak | Aşağılık, değersiz kimse | isim |
ıspanak mı (dedin) | Bir sözün boş, anlamsız, yanlış olduğunu belirtmek için kullanılır | deyim |
ıspanak tohumu | Değersiz, aşağılık (kimse) | deyim |
ıspanakzade | Soyu sopu aşağılık kimse | deyim |
ışık | Mutluluk, sevinç veya zekâdan doğan, özellikle yüzde ve gözlerde beliren parıltı – Peyami Safa | |
ışık tutmak | düşüncesiyle kılavuzluk etmek, konuyu aydınlatıcı düşünceler söylemek, tutacağı yolu göstermek – | |
ışıklanmak | Işık saçmak – | |
ışıklı | Neşe veren, sevinç yaratan, mutluluk veren – | |
ışınlamak | (Birisini, bir şeyi) Bir yere yollamak | fiil |