İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
mabat | Kıç, kalçalar | isim |
mabeyin | Padişah sarayı | |
mabude | Tapınırcasına sevilen kadın, sevgili | |
mabut | Bir insanın sahip olmak isteğiyle her şeyini feda edecek kadar arzulayıp putlaştırdığı kimse veya nesne | |
macar | isim | |
maceraya takmak | (Polis) Bir sanığı, değişik bölgelerle ilgili suçlarının olup olmadığını anlamak için karakol karakol dolaştırmak | deyim |
macir | ||
macunlamak | Sözü, ezgiyi uzattıkça uzatmak | sıfat |
maç anlatmak | Sınavda, özellikle yazılı sınavda, soruyu bilemediği halde yanıtlamaya çabalarken ilgisiz, saçmasapan şeyler söylemek, yazmak | deyim |
maça | anüs | |
maçası sıkışmak | Zor duruma düşmek, güçlükle karşılaşmak | deyim |
maçası sıkmak | Cesaret etmek; cesareti yeterli olabilmek | deyim |
maçası yemek | Cesaret etmek; cesareti yeterli olabilmek | |
maçayı kurtarmak | Zor bir durumdan kurtulmak; bir tehlikeyi atlatmak | deyim |
maçayı sıkmak | Güçlüğe, sıkıntıya dayanmak, katlanmak | deyim |
maço | Sert karakterli, kaba erkek – | sıfatisim |
madam avuç | el, avuç | deyim |
madara | Kötü, sevimsiz | |
madara etmek | kötü duruma düşürmek | |
madara olmak | yanlışlığı, yalanı ortaya çıkmak | deyim |
madaracı | kalpazan | isim |
madaralık | Madara olma durumu | |
madde | Keyif verici veya uyuşturucu madde | |
maddeci | Para, mal vb.ne çok önem veren kimse | |
maddecilik | Para, mal vb.ne çok önem verme | |
maddeye düşmek | Uyuşturucu bir maddeye bağımlı hâle gelmek | |
maden | Uyuşturucu, esrar, eroin – Osman Cemal Kaygılı | isim |
madi | olumsuz. kötü, fena | sıfat |
madi paparon | bekçi | deyim |
madiden | gerçek dışı. şaka olarak, şakadan | zarf |
madik | Dolap, hile – | |
madik atmak | hile yapmak, dalavere yapmak | deyim |
madik atmak (veya etmek veya oynamak) | dolap çevirmek, hile yapmak – | |
madik etmek | bakınız madik atmak | deyim |
madik oynamak | bakınız madik atmak | deyim |
madikçi | hilekâr, dalavereci | sıfat |
mafiş | "Yok, kalmadı" anlamında kullanılan bir söz | sıfat |
maganda | Görgüsüz, kaba, terbiyesiz ve saldırgan kimse | isim |
mağlup olmak | gerçekleşmemesi gereken bir şey için direnemeyip yapılmasını kabul etmek – | |
mahalle | (cezaevi koğuşunda) bölüm; birbirine yakın kişilerin yataklarının oluşturduğu kısım | isim |
mahalle muhtarı | Çevresinde olup biten her şeyden haberdar olan kimse | |
mahallebici | bakınızmuhallebici | |
mahalleci | gezgin eskici esnafı; sırt eskicisi | isim |
mahallenin delisi | Hiç kimseden çekinip korkmadan düşündüğü her şeyi söyleyen kimse | |
mahbub | (erkek için) sevilen erkek, oğlan | isim |
mahbube | yaz mevsimi | isimeski |
mahbup | (Erkek eş cinselliğinde) Sevilen erkek, oğlan | |
mahdut | Dar, basit – | |
mahkeme | yargılama | |
mahkeme duvarı | (insan yüzü için) somurtkan; duygusuz |