| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  ucu ucuna | Ancak, en son kertede; kılı kılına, ucun ucun, zoru zoruna – | |
|  ucundan tutmak | bir işi yeterince ilgilenmeden, önemsemeden yapmak – | |
|  ucuz | Az emekle elde edilen – Burhan Felek | |
|  ucuza kapatmak | fırsatı değerlendirip ucuza almak – | |
|  ucuzlamak | Kolaylıkla elde edilir duruma gelmek – | |
|  ucuzlatmak | Kolaylıkla elde edilir duruma getirmek | |
|  uç baba torik | (özellikle gerçekdışı görünen ya da gerçekleşmesi güç olaylar karşısında) alay yollu, küçümseme yollu kullanılır | deyimtorik  | 
|  uç vermek | ortaya çıkmak – | |
|  uçak | sarhoş, esrik | isim | 
|  uçkun | Ateşten fırlayan ve etrafa saçılan kıvılcım | |
|  uçkur | Cinsel duygu veya ilişki – | |
|  uçkur çözmek | cinsel ilişkide bulunmak – | |
|  uçkursuz | ahlaksız | |
|  uçkuruna sağlam olmak | cinsel isteklerin tutkunu olmamak, namuslu olmak – | |
|  uçlamak | vermek | fiil | 
|  uçlanmak | vermek – | fiil | 
|  uçlu | Filtreli (sigara) | |
|  uçmak | Keyif verici veya uyuşturucu madde aldıktan sonra kendinden geçmek | |
|  uçuk | Abartılı, çok yüksek, çok fazla – Oğuz Tektaş | |
|  uçuk kaçık | deli dolu | |
|  uçurmak | Gizlice alıp gitmek | fiilpapaz uçurmak  | 
|  uçurtma | çalma. kapkaç. alıp götürme, kaldırma | isim | 
|  uçuş | Uyuşturucu veya alkol etkisiyle kendinden geçme | |
|  uçuşa gitmek | (erkek) geneleve, randevuevine gitmek | deyim | 
|  uçuşçu | fahişe | isim | 
|  uçuşmak | Kendini duyurmak | |
|  ufak | Önemsiz, çok az – | |
|  ufak at da civcivler yesin | 'abartacaksan bari az abart, yalan söyleyeceksen bari inandırıcı olsun' anlamında kullanılır | deyim | 
|  ufak çapta | önemsiz – | |
|  ufak tefek | Sönük, zayıf – Reşat Nuri Güntekin | |
|  ufak ufak | yavaş yavaş – | |
|  ufaklık | bit | isim | 
|  ufaktan ufaktan | ufaktan ufağa – | |
|  ufalamak | dövmek – Sevinç Çokum | fiil | 
|  ufku dar | İleriyi göremeyen, bakış açısı geniş olmayan – | |
|  uğramak | Cin, peri çarpmak; çarpılmak – | |
|  uğraşmak | Savaşmak, mücadele etmek – Atatürk | |
|  uğurlamak | çalmak | fiil | 
|  ukala dümbeleği | Aklı ermediği hâlde her konuda fikir yürüten, bilir bilmez her şeye karışan kimse – | |
|  ulancı | kulampara, oğlancı, aktif eşcinsel erkek | isim | 
|  ulufe vermek (veya dağıtmak) | yerli yersiz bol keseden para harcamak | |
|  ulumak | konuşmak, yüksek sesle konuşmak | fiil | 
|  urbasız | yoksul, apaçıkta kalmış kimse | isim | 
|  urgan etmek | bir davranışı sürdürüp durmak; sözü uzatmak | deyim | 
|  urpu turpu içinde | (esnaf argosunda) 'kâr etmek de var, zarar etmek de var; kâra da zarara da ortağız' anlamında söylenir | deyim | 
|  uskumru | jigolo; hayatını birlikte olduğu kadının parasıyla sürdüren erkek | isim | 
|  uskut | 'sus' anlamında kullanılır | isim | 
|  uskutlamak | susmak | isim | 
|  ustama danışayım | değerinden yüksek fiyat istenen mal karşısında, esnaf tarafından 'bunu şimdi alamam' anlamında kullanılır | deyim | 
|  ustura | alkol derecesi yüksek içki, sert içki | isim | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.