| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  ebe | iskambil oyunlarında, kâğıt dağıtan oyuncu | isim | 
|  ebedî istirahatgâh | mezar – | |
|  ebedî uyku | ölüm | |
|  ebegümeci | Bir aşağılama sözü olarak kullanılır | isim | 
|  ecel teri | "Çok korkmak, çok sıkılmak, bunalım geçirmek, ölüm duygusuna kapılmak" anlamlarındaki ecel teri (veya terleri) dökmek (veya akmak) deyiminde kullanılan bir söz – Feridun Fazıl Tülbentçi | |
|  eczacı | Eroin vb uyuşturucu madde üreten kişi | isimidam  | 
|  edeplik | Peştemal | isim | 
|  edevat | ||
|  efe | ||
|  efendi | Görgülü, nazik, kibar olan | |
|  efendicik | Davranışları efendiliğe yakışmayan kimse | |
|  efharisto | "Teşekkür ederim" anlamında kullanılır | deyim | 
|  efi | Kadınsı tavırlı erkek | isimefe  | 
|  eftamintokofti | Uydurma, yalan, aslı esası olmayan söz | isim | 
|  eftamintokoftiden | Yalandan, yalancıktan | zarf | 
|  egav etmek | Almak; ele geçirmek | deyim | 
|  egavlama | Egavlamak işi | |
|  egavlamak | Bir şeyi ayarlamak, sağlamak – | fiil | 
|  egavlanmak | Alınmak | fiil | 
|  egaya düşmek | (Birisinin) Eline geçmek; eline düşmek | deyim | 
|  egurnayım | "Buyurun" anlamında kullanılır | deyim | 
|  egzoz | Yellenme; osuruk | isim | 
|  ehlikeyif | Rahatına düşkün, keyif sahibi olan kimse | |
|  ejderha | Duman; KAYDIRMACA yöntemiyle içilen uyuşturucunun çıkardığı duman | isimkaydırmaca  | 
|  ejderha kovalamak | EJDERHA'nın aldığı biçimleri izlemek; o dumanın peşinde gitmek | deyimejderha  | 
|  ekilmek | (Kendisine) Verilen söz tutulmamak; bir vaat, bir buluşma vb. konusunda aldatılmak, kandırılmak | |
|  ekin iti | Başını dik tutup herkese yüksekten bakan kimse | |
|  ekinci | Tahıl yetiştirip satan kimse | |
|  ekinti | Ekilen şey | |
|  ekintileri oynamak | (Kendisine) Verilen söz tutulmadığı için çok sinirlenmek | deyim | 
|  ekintiye getirmek | (Birisini) Verilen bir söz tutulmayarak aldatmak; özellikle, buluşmaya gelmemek | deyimekmek  | 
|  eklemek | Vurmak; (özellikle) tokat, yumruk vurmak | fiil | 
|  ekmek | Birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek; savuşmak, atlatmak – Haldun Taner | |
|  ekmeklik | Oyunda her zaman yenilerek kendisinden para kazanılan kimse | isim | 
|  eksik | Takma erkeklik organı; yapay penis. Dildo | isim | 
|  ekşimek | Utanmak, mahcup olmak | fiil | 
|  ekşitmek | (Birisini) Mahçup etmek; bozmak. Dildo | fiil | 
|  el arabasına binmek | (Erkek için) mastürbasyon yapmak – | |
|  el ele vermek | birlikte davranmak, bir konuda birleşmek – | |
|  el işareti | Elle yapılan "nah" işareti, fika | deyim | 
|  el işi | Mastürbasyon, istimna, otuzbir | deyim | 
|  el kapısı | Geçimi sağlamak için çalışılan yer | |
|  el kiri | Kolayca vazgeçilir, atılır şey | |
|  el peşrevi | "Karagöz oyununda elin serbest hareketi." (Uğur Gök-taş, Karagöz Terimleri Sözlüğü) | deyim | 
|  elado | "Gel" anlamında kullanılır | emir kipi | 
|  elado etmek | Almak, ele geçirmek | deyim | 
|  elci | Bazı yörelerde mevsimlik tarım işçisi toplayıp işçi ile işveren arasında aracılık yapan kimse – | |
|  elçek | Gelinin avuç içine kına yakıldıktan sonra kullanılan, kumaştan yapılmış bir eldiven türü | |
|  elçim | Bir defada ele alınabilecek kadar az olan nesne | |
|  elde bir | Kesinlikle gerçekleşecek şey | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.