| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  pabucunu dama atmak | kendinden üstün birini gözden düşürmek – | |
|  pabuç dilli | Çok konuşan | |
|  pabuçlu | Bilgin, bilim adamı | isim | 
|  pabuçtan aşağı | Aşağılık olan (kimse) | |
|  paça | (insanda) Dudaklar | isim | 
|  paça günü | Paça çorbası ziyafeti çekilen düğünden sonraki gün | |
|  paça olmak | (Özellikle cinsel anlamda) Aşırı zevk duyarak kendinden geçmek | deyim | 
|  paçacı kemiği | Çük; erkeklik organı | deyim | 
|  paçal | Ekmek yapmak için çeşitli tahılların yasaya göre belirlenen gerekli karışım oranı | |
|  paçalık | Gelinin paça günü giydiği giysi | |
|  paçaroz | Para. Kâğıt para, kayme | isim | 
|  paçası sıkı olmak | Cesaretli olmak | deyim | 
|  paçasını almak | (Birisini) Dövmek, alaşağı edip dayak atmak | deyim | 
|  paçavra | Değersiz ve iğrenç şey veya kimse | |
|  paçoz | fahişe – Aka Gündüz | |
|  paçozluk | fahişelik | |
|  pahal | Ters, aksi | |
|  paket | dolu | isimpaketlemek  | 
|  paket çekmek | (Kamu ulaşım aracı) Yola çıkarken tümüyle dolu olmak | deyim | 
|  paket elden gitmek | (Erkek için) Eşcinsel ilişkide ilk kez kullanılmak, düzülmek | isim | 
|  paketlemek | Birini baştan savmak; atlatmak | fiil | 
|  paketlenme | Yakalanma, kıskıvrak yakalanma. -Yakalanıp bağlanma, kelepçelenme | isim | 
|  pakize | Genç kız, genç kadın | isim | 
|  pala | Bez parçalarından dokunan basit kilim – | |
|  palabıyık | Sakalsız, bıyıksız, tüysüz kimse | isim | 
|  palamar vermek | Gelmek, yaklaşmak, yanaşmak | deyim | 
|  palamarı çözmek | (Bir yerden) Uzaklaşmak, ayrılmak, kaçmak. (PALAMARI ALMAK, PALAMARI KOPARMAK, PALAMARLARI TOPLAMAK biçimlerinde de söylenir.) | deyim | 
|  palamarı koparmak (veya çözmek) | kaçmak, sıvışmak – | |
|  palamut | Rulo biçiminde hazırlanmış kopya | isim | 
|  palamut yapmak | Kâğıt oyununda, kumarda (hile ya da şansla) oyunu kazanacak kâğıtlar ilk elde gelmek | deyim | 
|  palandöken | Taşlık yokuş | |
|  palanlamak | (Birisini) Tutup bağlamak. -Tutuklayıp hapse atmak | fiil | 
|  palas | Kolay, rahat | sıfatisim | 
|  palas geçmek | (Sınav) Kolay, zahmetsiz geçmek | deyim | 
|  palavra | Herhangi bir konuda gerçeğe aykırı, uydurma söz veya haber; balon, mavra – Tarık Buğra | |
|  palavra atmak | Abartmak, yalan söylemek, uydurmak. PALAVRA SAVURMAK, PALAVRA SIKMAK, PALAVRA YUVARLAMAK biçimlerinde de kullanılır | deyim | 
|  palavra atmak (veya savurmak veya sıkmak) | abartarak konuşmak, başarılardan abartarak söz etmek – | |
|  palavra sıkmak | ||
|  palavracı | Yalan söylemeyi, yalan uydurmayı, abartmayı âdet edinmiş (kimse) | sıfatisim | 
|  palaz | (Kumarbaz için) Toy, akılsız oyuncu | isim | 
|  palazlamak | Küçük çocuk gelişmek | |
|  palazlanmak | Varlığı artmak, zenginleşmek – | fiil | 
|  pale | Çocuk(lar) | isim | 
|  palet | Kıç | isim | 
|  palikarya | Rum delikanlısı (küçümseme yollu, "ödlek, korkak Rum" anlamında kullanılır) | isim | 
|  palyaçoluk | Tavır ve davranışta güldürücülük | |
|  pami | "Yürü gidelim, çabuk uzaklaşalım" anlamında kullanılır | emir kipi | 
|  pamik | eski. Kaçma, sıvışma, uzaklaşma | isim | 
|  pamuş | Dişilik organı, va-gina | isim | 
|  panayır yeri | Çok kalabalık yer | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.