İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
o | Eşcinsel fuhuşa aracılık eden erkek, puşt | isim |
o açıdan | Ondan dolayı | |
o biçim | Önüne gelenle yatıp kalkan kadın, orospu, âşifte | deyim |
o biçim etmek | Bir kimseyi, kendisiyle cinsel ilişkide bulunarak tatmin etmek | deyim |
o duraktan iş almak | Belirli bir kadınla, kızla ilişkisini sürdürmek; belirli bir kadın ya da kızla âşıkdaşlık ediyor olmak | deyim |
o iş | İki kişi arasında cinsel ilişkiye varacak bir bağ kurulması | deyim |
o şey | ||
oba | Çuldan yapılan çadır | |
obur | Herhangi bir şeyi aşırı ölçüde kullanan, çok fazla ve hızlı tüketen; harın | |
oburluk | Herhangi bir şeyi aşırı ölçüde kullanma, çok fazla ve hızlı tüketme – | |
obuz | Basık, düz yer | |
ocağı uyarmak | bir kuruluşu, geleneği yeniden canlandırmak | |
ocak | Ev, aile, soy – Aka Gündüz | |
ocaklık | mutfak | |
odak | Herhangi bir düşüncede, nitelikte olan kimselerin kaynağı veya bir şeyin toplandığı, yoğunlaştığı yer; mihrak – | |
odak noktası | En önemli konu, can alıcı nokta – | |
odaklanmak | Belli bir noktada, yerde veya olguda toplanmak; kilitlenmek, odaklaşmak | |
odaklaşmak | odaklanmak | |
odaklaştırmak | Odak durumuna getirmek | |
odel | Tanrı, allah | isim |
odsuz ocaksız | evsiz barksız – Sait Faik Abasıyanık | |
odun | Söz ve davranışlarında incelikten yoksun olan (kimse) | |
odunlaşma | kabalaşma | |
odunlaşmak | kabalaşmak | |
odunluk | Söz ve davranışlarında incelikten yoksun olma | |
odunsu | Kaba, iri, heybetli | |
of of | Bir erkeğin ilgi duyduğu, âşık olduğu kızı ya da kadını belirtmek için kullanılır | deyimonomatopeyansılama |
oflaz | İyi, güzel, mükemmel | |
ofsayt | Bir işi tam becerecekken hata yapma durumu. Başarıya az kala beceriksizlik etme, başarıdan men edilme | isim |
ofsayta düşmek | istemediği hâlde kötü bir durumda kalmak | |
ofsayta düşürmek | Birisinin, ofsayta düşmesini (bakınız ofsayt, ofsayta düşmek) sağlamak; başarısını engellemek | deyim |
ofsaytta kalmak | istemediği hâlde kötü bir durum içinde kalmak | |
oğlan | Cinsel bakımdan erkeklerin zevkine hizmet eden | |
oğul balı | Bir büyükanneye veya büyükbabaya göre erkek evlattan olan torun | |
oğul vermek | aşırı kalabalıklaşmak, üşüşmek – | |
oğulduruk | döl yatağı | |
oğulluk | üvey oğul | |
oha | Kaba ve yakışıksız söz söyleyen veya davranışta bulunan kişilere karşı kullanılan söz – | |
ojeci | Oje, turnak cilası koklama alışkanlığı olan kimse | sıfatisim |
ok atmak | miras kalan malları paylaştırmak için ad çekmek | |
okra | Zayıf düşmüş hayvanların derilerinin altında yaşayan ve hastalanmalarına yol açan bir tür kurtçuk | |
okramak | Acıkmış, susamış olan at yiyecek veya su gördüğü zaman kişnemek | |
okso | "Defol, git, yallah" anlamlarında kullanılır | emir kipi |
okso etmek | Kovmak, birisinin gitmesini, defolmasını sağlamak | deyim |
okşa yi okşayıvermek | Üst üste bir kaç yumruk, birkaç tekme atmak | deyim |
okşamak | Dövmek, dayak atmak | fiil |
okula koymak | ||
okulu kırmak | Öğrenci evden okula gidecekmiş gibi çıkıp başka bir yere gitmek, asmak, kırmak (bakınız), okuldan kaçmak | deyim |
okumak | Sövmek, küfretmek | |
okunaklı | Hoş, güzel (kız, genç kadın) | sıfat |