| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  harbilik | Doğruluk, temizlik, mertlik | isim | 
|  harcamak | Yok olmasına, ölmesine sebep olmak | fiil | 
|  harcını vermek | Azarlamak; ağzının payını vermek | deyim | 
|  harı geçmek | kızgınlığı veya öfkesi azalmak | |
|  harım | Sebze ve meyve bahçesi | |
|  harın | Hain, huysuz | |
|  hariçten gazel okumak | İlgili ve bilgili olmadığı bir işe karışmak | deyim | 
|  hariçten gazel okumak (veya atmak) | bir konuyu iyice bilmeden görüş ve düşünce ileri sürmek | |
|  harman | Herhangi bir şeyin çok bulunduğu yer | |
|  harman sonu | Büyük bir varlık veya işten sonra kalan bölüm | |
|  harmandalı | Sarhoş durumda olma – | |
|  harmanlık | Harman olma durumu | isim | 
|  harmanlık kırmak | Tiryaki olduğu şeye (sigara, uyuşturucu vb.) açlığını gidermek | deyim | 
|  harp | İskambil, tavla vb. oyun | isim | 
|  harp açmak | bir konuda güçlü biçimde mücadele etmek, bir konuyu şiddetle savunmak – | |
|  hartalamak | ||
|  hartama | Kiremit yerine kullanılan veya kiremit altına konulan ince tahta | |
|  has | İyi nitelikleri kendinde toplamış olan (kimse) | |
|  has gacı | Gerçek kadın. Erkekten dönme, travesti ya da transseksüel olmayan (kadın, fahişe) | deyim | 
|  has işlemek | Birisinin yemeğine ortak olmak | deyim | 
|  hasbi | Sebepsiz yere | sıfat | 
|  hasbi geçmek | Önem vermemek, üstünde durmamak; ince eleyip sık dokumamak | deyim | 
|  hasır etmek | ||
|  hasır olmak | (Kumarda, özellikle iskambille oynanan kumar oyunlarında) Yenilmek | deyim | 
|  hasıra sarmak | (Bir nesneyi) Çalmak, aşırmak | deyim | 
|  hasıra yatmak | (Dolmuşçu, taksici için) O gün hiçbir iş yapamamak, boşta kalmak | deyim | 
|  hasırcı | Hırsız | isim | 
|  hasis | Bayağı, adi olan | |
|  haso | Asıl, esas | sıfat | 
|  haspa | Kızlara, kadınlara şaka yollu söylenen bir söz – | |
|  hasretini çekmek | gereksinim duyduğu şeyi elde edememenin üzüntüsü içinde bulunmak | |
|  hasta | Parasız, züğürt olan | |
|  hasta etmek | bezdirmek, bıktırmak, usandırmak | |
|  hasta olmak | (Bir şeye, bir kimseye, bir duruma) Sinirleri bozulmak | deyim | 
|  hastalık | Aşırı düşkünlük, tutku | |
|  hastane | Futbol oynanan yer, stadyum | isim | 
|  hastar | Cinsel ilişki (özellikle aktif durumdaki erkek için) | isim | 
|  hastar etmek | (Erkek için) Cinsel ilişkide bulunmak, düzmek | deyim | 
|  hastır | "Defol", "halt etmişsin", "dediğin yanlış" anlamlarında kullanılır | ünlem | 
|  haşan almaz basan alır | (Özellikle ÜÇKÂĞIT gibi oyunlarda) Oyunu oynatanın, "seyredip durmanın hiçbir işe yaramayacağı, oyuna girenin kazanacağı" anlamında söylediği kışkırtma sözü | deyim | 
|  haşat | Darmadağınık, işe yaramaz, bozuk, kötü – Necdet Şen | sıfat | 
|  haşat etmek | HAŞAT olmasına yol açmak | deyim | 
|  haşat olmak | HAŞAT niteliği taşımak; haşat duruma gelmek | deyim | 
|  haşefesini alnına yapıştırmak | (Birisini) Döverek perişan etmek | deyim | 
|  haşefesini sökmek | (Birisini) Son kuruşuna kadar dolandırmak; donunu bile almak | deyim | 
|  haşerat | Değersiz ve zararlı kimseler | |
|  haşırt | (Futbol vb. oyunlarla ilgili olarak) Sayı yapmayı, gol atmayı, yenmeyi nitelemek için kullanılır | ünlemonomatopeyansılama | 
|  haşırtatmak | (Birisini) Dövmek | fiil | 
|  haşlama | Aptal, salak, budala | isim | 
|  haşlamak | Sertçe paylamak, azarlamak – | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.