| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  h | Eroin. EYÇ diye söylenir | isim | 
|  ha | evet | |
|  ha şunu bileydin | "bunu çoktan anlaman, bilmen gerekirdi" anlamında kullanılan bir söz | |
|  hababamcı | ||
|  habaza | ||
|  habazan | ||
|  habbe | zerre – | |
|  habe | Ekmek | isim | 
|  habe etmek | Ekmek yemek; yemek yemek | deyim | 
|  habe kayız etmek | Eş anlamlı HABE KAYMAK | deyimhabe kaymak  | 
|  habe kaymak | Ekmek yemek; karnını doyuracak şeyler yemek | deyim | 
|  habe uçlanmak | Eş anlamlı HABE KAYMAK | deyimhabe kaymak  | 
|  habeci | İşi gücü karın doyurmak olan kimse | sıfat | 
|  habeci kostik | Eş anlamlı HABECİ | deyimhabeci  | 
|  habeden | ||
|  haberci | Bir durumun, bir olayın belirtisi | |
|  haberden haber vermek | bir kimse veya bir konuda bilgi istemek | |
|  habibe | Azık, yemek | isimhabe  | 
|  habibe alıkmak | Yemek yemek | deyim | 
|  habibeci | Eş anlamlı HABECİ | sıfathabeci  | 
|  habibi şaşmak | Çaresiz, ne yapacağını bilemez duruma düşmek | deyim | 
|  habibini şaşırmak | (Birisini) Ne yapacağını bilmez hale getirmek; döverek, güç durumda bırakarak aptallaştırmak | deyim | 
|  habis | Kötü, uğursuz | |
|  hacamat | Hafif yaralama | |
|  hacamat etmek | hafifçe yaralamak | |
|  hacamatçı | Kavgada iyi bıçak kullanan kabadayı – | isim | 
|  hacamatçılık | HACAMATÇI'nın işi, edimi, eylemi; yaralama | isim | 
|  hacamatlamak | Hafifçe yaralamak – | |
|  hacamatlı | Kesici bir araçla yaralanmış; eskiden kesici bir araçla yaralandığı belli (kimse) | sıfatisim | 
|  hacı | Riyal, Suudi Arabistan parası | isim | 
|  hacı ağa | Alışveriş etmek ve eğlenmek için büyük kente gelmiş zengin taşralı | deyim | 
|  hacı anne | (Özellikle Anadolu kentlerinde) Genelev yöneticisi (sahibi) kadın; mama | deyim | 
|  hacı baba | Erkeklik organı, penis | deyim | 
|  hacı pintoros'a kavuşmak | Dövülmek, dayak yemek | deyim | 
|  hacılamak | (Bir şeye) Sahiplenmek, el koymak | fiil | 
|  hacılara gelmek | Aldatılmak, kandırılmak, dolandırılmak | deyim | 
|  hacılı | (Kumarda) Saf oyuncu, deneyimsiz oyuncu, av | sıfat | 
|  hacım | "Azizim, dostum, arkadaşım" anlamında kullanılır | deyim | 
|  haddeden geçirmek | en küçük ayrıntısına kadar incelemek, dikkatle araştırmak | |
|  hafız | Bir şeyi anlamadan ezberleyen kimse – | |
|  hafızlamak | Dersini anlamadan ezberlemek, ineklemek | fiil | 
|  hafif | Züğürt, parasız | sıfat | 
|  hafif gelmek | önemsiz görmek, değer verilmemek | |
|  hafif tertip | Şöyle böyle, biraz, aşırılığa kaçmadan – | |
|  hafiflemek | Etkisi, gücü azalmak – Elif Şahsuvar | fiil | 
|  hafifleşmek | Etkisi azalmak | |
|  hafifletmek | Etkisini, gücünü azaltmak | |
|  hafiflik | ferahlık – Necip Fazıl Kısakürek | |
|  haftaym | Genelev kapısında toplanıp içeriyi izleyen kişilere, "sizin süreniz doldu, biraz başkaları da baksın" anlamında söylenir | isim | 
|  hak deliği | Dişilik organı, vagina | deyim | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.