İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
racon | Yol, yöntem, usul – | isim |
racon atmak | (Kabadayılar arasında) Kural koymak; belirli bir konuda yöntem saptamak. | deyim |
racon kesilmek | Kural konulmak. | deyim |
racon kesişmek | (iki ya da daha çok kabadayı) Karşılıklı kural saptamak, birlikte oturarak yöntem belirlemek. | deyim |
racon kesmek | (Kabadayı) Kural koymak, yöntem belirlemek. | deyim |
racon kestirmek | (Kabadayılar) Bir anlaşmazlık konusunda, daha yaşlı ve daha etkili kabadayılara başvurarak onlardan karar çıkartmak. | deyim |
raconcu | Kabadayı, kül; . hanbeyi. | isim |
raconu olmak | Sözü dinlenmek; itibarı olmak, saygıdeğer olmak. | deyim |
radar | İçgüdü, seziş – | |
radarcı | Dikizci, röntgenci, gözetleyici. | isim |
radyatör boşaltmak | İşemek, çiş etmek. | deyim |
radyatörü su kaynatmak | Çişi gelmek; çişi gelip sıkışmak. | deyim |
rafadan | Toy, deneyimsiz, genç kimse. | sıfat |
rafine | Hassas, duygulu, nazik, ince, seçkin – | |
ragula | isimregula | |
rahat batmak | iyi bir durumdayken bu durumu olmayacak sebepler yüzünden bırakanlar için sitem yollu söylenen bir söz | |
rahat kıçına batmak | bulunduğu rahat durumun değerini bilmemek | |
rahatsız etmek | kısa süreli meşgul etmek | |
rahmet | yağmur – | |
rahmet olsun canına | "Allah rahmet eylesin" anlamında ölüler anılırken kullanılan bir iyi dilek sözü | |
rakam | Bu işaretlerle belirtilen miktar veya değer | |
rakılık | Tabloid, yarım boy gazete, dergi, özellikle gazete eki. (Bakkal argosu.) | isim |
rakik | Merhametli, yufka yürekli | |
ramazan | Polis. | isimramo |
ramo | Polis. | isimramazan |
rampa etmek | birinin içki masasına çağrılmadığı hâlde oturmak | |
rampalamak | Eşanl, RAMPA ETMEK. | fiil |
ramses | (Ortaokul ve lisede) Tarih öğretmeni; erkek tarih öğretmeni. | isim |
rapik | isimpapik | |
raspa | iştahlı olma, çok yemek yeme, oburluk. | isim |
raspacı | Obur, boğazlı kimse. | sıfatisim |
raspalamak | (Birisinden) Çıkar sağlamak; (birisinin) parasından, olanaklarından yararlanmak. Yontmak. | fiil |
recep amca | Resepsiyon; bir kuruluşun resepsiyonunda görevli kimse. | deyim |
reçete | Kolay çözüm, kolay yol. | isim |
reçete yazmamak | Önem vermemek, aldırış etmemek. | deyim |
reddimiras | Özellikle politikada kendinin veya partinin geçmişini tanımama | |
regula | (Bir iş, bir oyun için) Kural. | isimragula |
regulasi bozulmak | Kuralı bozulmak. | deyim |
rehin almak | birini aşırı derecede meşgul etmek, oyalamak | |
reklam etmek | (Bir kişinin, bir şeyin) Bir özelliğini belirgin biçimde ortaya koymak. Apaçık belli etmek. | deyim |
renk | nitelik | |
renklendirmek | Neşelendirmek, canlılık ve hareket kazandırmak | |
renklenmek | Canlılık, hareket kazanmak | |
renkli | Neşeli, canlı, ilgi çekici – Asaf Halet Çelebi | |
renksiz | Solgun görünen | |
renksizlik | Kendini belirtecek, göze çarpıcı niteliği olmama durumu | |
rest | Karşı çıkış | |
rest çekmek | herhangi bir konuda sert ve kesin olarak son sözü söylemek | |
restleşmek | Karşı çıkmak | |
resto | "Yeter, dur!" anlamında kullanılan bir söz | isim |