| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  kaba | Terbiyeye, inceliğe aykırı, çirkin, kötü olan; yoz, anif – | |
|  kaba but | kıç – | |
|  kaba et | kıç | |
|  kaba kuvvet | Bir amaca ulaşmak için zorbalık yaparak veya güç kullanarak tutulan yol | |
|  kaba saba | görgüsüz – | |
|  kaba yel | lodos | |
|  kabadayı | Bir şeyin en iyisi, başta geleni | |
|  kabak | Bilgisiz, görgüsüz, kaba olan | |
|  kabak çekmek | KABAK kullanarak esrar içmek. | deyimkabak  | 
|  kabak kafalı | Aptal, budala olan | |
|  kabaklamak | Ağaçların gençleşmesi için dallarını budamak | |
|  kabaklık | Bilgisiz ve görgüsüz olma durumu | |
|  kabalak | Kabak yaprakları biçiminde etli ve tüylü yaprakları olan, kırlarda ve su kenarlarında yetişen bir bitki | |
|  kaballamak | Maden ocaklarında galerileri direklerle pekiştirmek | |
|  kaban | Dik yokuş | |
|  kabarma | Bir şey karşısında duygulanma – Halide Edip Adıvar | |
|  kabarmak | Öfke, sevgi vb. duygular gittikçe güçlenmek – Necati Cumalı | |
|  kabe | Meyhane. | isim | 
|  kabız olmak | Sinirlenmek, canı sıkılmak. | deyim | 
|  kabuklu | Sünnet olmamış erkek, hristiyan. | isim | 
|  kaburgasız | Yılışık, dalkavuk olan – | |
|  kabza | Bir avuç esrar; beş-altı içimlik esrar. | isim | 
|  kaçak et kesmek | (Evli erkek için) Eşi dışında bir kadınla gizli ve toplumsal normlara aykırı biçimde cinsel ilişkiye girmek | |
|  kaçak güreş | Hasmıyla karşı karşıya gelmeden hile kurarak hesaplaşma – | |
|  kaçak inşaat | (Kadında, kızda) Olağandan büyük, dolgun göğüsler. | deyim | 
|  kaçık | Bazı davranışları dengesiz olan; zıvanasız – | |
|  kaçıklık | Delice, kaçıkça davranış | |
|  kaçıntı | Erken doğan kuzu | isim | 
|  kaçır mı? | Bakınız KAÇMAK. | |
|  kaçırmento | Aşırılmış, çalınmış eşya. Hırsızlık sonucu elde edilmiş nesne. | isim | 
|  kaçmak | (Bazı iskambil oyunlarında) Belirli bir elde oynamamak; oyuna hiç girmemek. | fiil | 
|  kaçmaz | Bakınız KAÇMAK. | |
|  kadayıf | Hoş, güzel, alımlı kız (genç kadın). | isim | 
|  kademi cort | Ayağı sakat, topal (dilenci). | deyim | 
|  kadere kırk beş | 'Ne olursa olsun, her şey olacağına varsın' anlamında kullanılır. | deyim | 
|  kaderi kesmek | (iskambil oyununda) Karıştırılmış ve dağıtılmaya hazır kâğıdı bölmek, kâğıdı kesmek. | deyim | 
|  kadınlar hamamı | Herkesin aynı anda ve yüksek sesle konuştuğu yer | |
|  kadife elli | Amaca yönelik olarak düşüncesini belli etmeden, hissettirmeden hareket eden (kimse) | |
|  kafa | kafadar | |
|  kafa (veya kafasını) ütülemek | çok laf edip rahatsız etmek – | |
|  kafa (veya kafayı) çekmek | içki içmek – | |
|  kafa bulmak | (Birisiyle) Alay edip neşelenmek. | deyimkafayı bulmak  | 
|  kafa cilalamak | içki içmek – | |
|  kafa çayı | Demini tam almış, tiryakinin çok hoşuna gidecek nitelikte çay. | deyim | 
|  kafa çekmek | Bakınız KAFAYI ÇEKMEK. | |
|  kafa koparmak | (Rüzgâr) Çok sert esmek. | deyimkafasını koparmak  | 
|  kafa sikmek | Sürekli konuşarak, gürültü ederek, dırdır yaparak ya da çalgı, radyo vb. çalarak rahatsız etmek | |
|  kafa suyu | Meni, sperma, atmık, bel. | deyimkafa yağı  | 
|  kafa tütsülemek | Bakınız KAFAYI TÜTSÜLEMEK. | |
|  kafa ütülemek | (Birisini) Gevezelik, dırdır ederek rahatsız etmek | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.