Çevrim İçi Türkçe Argo Sözlüğü
hava
sıfatisimzarfhava civa hava gazı hava almak hava atmak hava basmak hava yapmak havai havalı havari havasız havalanmak havaya uçmak havada kalmak havadan sudan havasını almak ağır hava başı havada bozum havası burnu havada göbek havası
Arapça hevâ'dan Arapça (هواء hawāˀ): hava, atmosfer, boşluk
- Sonuçsuz, anlamsız, boş (durum, davranış, söz)
"Bu sözlerin sonu hava."
- Görünüş, davranış, söz vb. için bir kimsenin durumunu belirten özellik – Haldun Taner
"Buna rağmen öyle kibar ve asil havası vardır ki bu damga bile onu çirkinleştiremez, inadına daha bir uçarı, daha bir sevimli yapar."
- üslup – Yusuf Ziya Ortaç
"Namık Kemal'e, Tevfik Fikret'e başarılı nazireler yazmıştır. Onların diliyle, onların sesiyle, onların havasıyla..."
- İçinde yaşanılan ve etkisinde kalınan ortam; atmosfer – Halikarnas Balıkçısı
"İlk deneme dalış günü gelince, denizcilerde büyük bir coşkunluk, bir tören havası vardı."
- çekicilik
"Kadın güzel değil ama havası var."
- Keyif, âlem
"Onu kendi havasına bıraksak çalışmaz."
- Kötü, olumsuz, işe yaramaz (sonuç, durum)
-Galiba gene kâhyalığa başlayacağım... -Okul? -Hava. (Orhan Kemal, Bir Filiz Vardı)
- Bir edimi, bir eylemi olumsuzlamak için kullanılır; yapamazsın, edemezsin anlamında söylenir
'Yüzüne karşı da söylerim, benim kimseden korkum yok!' ...'Hava söylersin!'... (Muzaffer Buyrukçu, Bilmece Gibi)