İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
dacik | Kadın kız | isimahçik |
dadaş | Delikanlı, yiğit kimse – | |
dağ | Büyük üzüntü, acı | |
dağ ayısı | Şehir yaşayışına alışmamış çok kaba kimse | |
dağ başı | Issız yer – | |
dağılmak | Birliği, beraberliği bozulmak | |
dağınık | Düşüncelerini toparlayamayan | |
dağıtmak | (Alkol, uyuşturucu kullanmak gibi nedenlerle, ya da aşırı öfke, derin üzüntü gibi ruhsal sarsıntılar yüzünden) Özdenetimini yitirmek | |
dağlamak | Çok sıcak, soğuk veya acı bir şey yakmak | |
dağların şenliği (veya gelin anası) | kaba, anlayışsız kimse – | |
dağlı | Kaba saba, görgüsüz – | sıfatisim |
daire | Soyut kavramlarda belli sınır, ölçü – | |
dakik | Zamanı kullanmada çok dikkatli olan, her şeyi zamanında yapmaya özen gösteren | |
dal | Arka, sırt | |
dalak | Tekerlek biçimindeki kaşar peyniri | |
dalak kestirmek | sıtmadan büyümüş dalağı eski bir yöntemle tedavi ettirmek | |
dalaşmak | Ağız kavgası etmek – | |
dalavere | Yalan dolanla gizlice görülen kötü iş, gizli oyun; kolpo – | |
daldalanmak | Gölgeli yere saklanmak – | |
daldırmak | dalmak | |
daldız | Marangozların kullandığı ağaç oymaya yarayan oluklu demir alet | |
dale | Anne | isim |
dalga | Gizli iş, dalavere – Sait Faik Abasıyanık | |
dalga dönmek | Niteliği kuşkulu karanlık bir ilişki sürüyor olmak | deyim |
dalga geçmek | üzerinde durulması gereken işle ilgilenmeyerek başka şeyler düşünmek veya yapmak – Memduh Şevket Esendal | |
dalga motor | İlişkili bulunulan kimse sevgili flört | deyim |
dalgacı | Ciddi olmayan kimse hercai vaktini olur olmaz şeylerle geçiren kişi | sıfatisim |
dalgacı mahmut | Yapılması gerekli bir işi ciddiye almayan kimse – | |
dalgalanma | Bir toplumda uyumsuzluktan doğan karışıklık | |
dalgalanmak | Tutarlı olamamak, tutarlı davranışlarda bulunamamak; yüzmek | |
dalgalanmaya bırakmak | bir konu için girişimde bulunmadan beklemek | |
dalgasına taş atmak | işini bozmak, keyfini kaçırmak | |
dalgaya düşmek | Dalgınlık yüzünden bir şeyi unutmak bir işi eksik ya da yanlış yapmak | deyim |
dalgaya düşmek (veya gelmek) | yanılmak, dalgınlıkla unutmak | |
dalgaya düşürmek | Birisini meşgul ederek dikkatini dağıtmak | deyim |
dalgaya getirmek | dalgınlığından yararlanarak birini kandırmak | |
dalgıç | Başkasına ait olan bir şeyi habersiz alma huyunda olan kimse | |
dalğıç | Hırsız | isim |
daliz etmek | Dalmak girmek | deyim |
dalkıran | Şiddetli esen rüzgâr | |
dallak | Aptal bön kaba görgüsüz kimse | sıfatisim |
dallama | Aptal, enayi – | |
dallamak | budamak | |
dallandırmak | Bir işi, bir sorunu büyütüp karışık duruma getirmek | |
dallanmak | Yayılmak, genişlemek | |
dalmak | Kendini bilmez duruma gelmek, kendinden geçmek | fiil |
daltaban | serseri | |
dalya | Düşüncesiz bön salak anlamlarında kullanılır | sıfat |
dalyarak | Düşüncesiz, haddini bilmeyen – | sıfatdalya |
dam | cezaevi – Sabahattin Âli |