| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  yeleç | havadar | |
|  yelek | telek | |
|  yeleken | havadar | |
|  yeleklenmek | Kanatlanmak, kanat açmak | |
|  yeleli kurt | sırtlan | |
|  yeleme | havai | |
|  yelengeç | Kabuğu kendi kendine çatlayıp soyulan (ağaç) | |
|  yelin | İnek, manda, koyun vb. hayvanlarda memenin süt toplanan bölümü | |
|  yelkenci | yaltakçı, dalkavuk (kimse) | sıfatisim | 
|  yelkenlemek | Yelken açıp yola çıkmak | fiil | 
|  yelli | fingirdek | |
|  yellim yelalim | çabucak | |
|  yelloz | Ahlaksız, hafifmeşrep, şıllık (kadın) – | sıfatisim | 
|  yelmek | Aceleyle, telaşlı bir biçimde koşmak | |
|  yelpaze | çeşitlilik | |
|  yelpik | nefes darlığı | |
|  yelpirdemek | Kımıldamak, hafif sallanmak – | |
|  yelpirdetmek | Hafifçe sallamak, kımıldatmak – | |
|  yelyutan | Atlarda hava yutmanın yol açtığı bir hastalık | |
|  yem | Kumarda ütülecek kimseye oyunun başında bilinçli olarak kazandırılan para | |
|  yem borusu | Oyalayıcı, aldatıcı söz – | |
|  yem dökmek (veya koymak) | aldatabilmek için inanç verici davranışta bulunmak | |
|  yem olmak | birinin tuzağına düşmek | |
|  yeme de yanında yat | bir çıkar elde etmek, güzel bir insanla yakın ilişki kurmak, hemen yararlanmasan bile çok iyidir' anlamında kullanılır | deyim | 
|  yemek | Gücünü kırmak, perişan etmek, mahvetmek | |
|  yemez | 'işe yaramaz, etkili olmaz, geçersiz' anlamlarında kullanılır | deyim | 
|  yemin içmek | ant içmek | |
|  yemiş | incir | sıfatisim | 
|  yemleme | Bir kimseyi elde edecek, kandıracak biçimde davranma – | |
|  yemlemek | Bir kimseyi kandıracak biçimde davranmak – | fiil | 
|  yemlenmek | Para harcamadan bir başkasından geçinmek – | |
|  yemlik | Kumarda kandırılıp parası alınan kimse | |
|  yengen | Yemesi hoş yiyecek | deyimyengen olur   | 
|  yengen olur! | kadınla yakın ilişkisi olduğunu ima etmek için kullanılan söz | |
|  yenilir yutulur değil (veya olmamak) | kendisiyle başa çıkılamayacak durumda olan | |
|  yepelek | narin | |
|  yer | durum | |
|  yer açmak | yer bırakmak, imkân vermek | |
|  yer cücesi | Kısa boylu, çokbilmiş, kurnaz kimse | |
|  yer demir gök bakır | şartların zor, imkânların kısıtlı olduğu durumlarda söylenen bir söz | |
|  yer minderi | Sürekli olarak oturan kimse | |
|  yer servisi | yer çamı | |
|  yer yer | ara sıra – | |
|  yer yurt | Oturulan, yaşanılan yer | |
|  yeraltı | Gizli ve yasa dışı | |
|  yerdegezen | yılan | |
|  yerden bitme | Kısa boylu; yerden yapma | |
|  yerden yapma | yerden bitme | |
|  yeri öpmek | yere düşmek, yere serilmek | |
|  yerinde saymak | ilerleyememek, gelişememek, değişememek – | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.