| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  yerleşik | Bir yerde varlığını sürekli olarak sürdürecek olan – | |
|  yerleşmek | Yaygın duruma gelmek, tutunmak. – Halide Edip Adıvar | |
|  yerleştirmek | Tokat atmak veya şamar vurmak – Peyami Safa | |
|  yerli turist | taşradan kente gelen, kılığı, davranışları uyumsuz kimseler için alay yollu kullanılır | deyim | 
|  yerli yerinde | Uygun, yakışır bir biçimde, gerektiği gibi – | |
|  yerli yerine | Kendine ait olan yere – | |
|  yerli yersiz | Uygun zamanı olup olmadığı düşünülmeden, nereye varacağı düşünülmeksizin; münasebetli münasebetsiz, ölçüsüz | |
|  yersiz | Yerinde olmayan, uygunsuz – | |
|  yersiz yurtsuz | Barınacak yeri olmayan | |
|  yersizlik | Yerinde olmama durumu, uygunsuzluk | |
|  yestehlemek | dışkılamak, sıçmak | fiil | 
|  yeşe | (alay yollu) 'bravo, aferin' anlamında söylenir | ünlem | 
|  yeşil | amerikan para birimi, dolar. 1 dolar | isim | 
|  yeşil paçaroz | amerikan para birimi, dolar | deyimpaçaroz  | 
|  yeşilden gitmek | (işler) iyi olmak, olumlu gitmek | deyim | 
|  yeşillenmek | Başkasının malında gözü olmak, elde etmeye çalışmak | fiil | 
|  yeşillik | gevezelik | isimyeşillik olsun  | 
|  yeşillik olsun | "Çeşit olsun; fazladan, ilave olarak bulunsun” anlamında söylenen bir söz | |
|  yeyis etmek | yemek | deyimyemek  | 
|  yıkama yağlama | dalkavukluk etme, yağcılık etme | deyim | 
|  yıkamak | sövmek – | |
|  yıkılmak | çekilip gitmek, defolmak | |
|  yıkmak | (kumarda) birisinin parasını, eşyasını kazanmak; birisini yenmek | fiil | 
|  yılan | erkeklik organı, penis | isim | 
|  yılancık | Kemik veremi | |
|  yıldız | Bir toplulukta, bir meslekte, üstün başarı gösteren kimse – Yusuf Ziya Ortaç | |
|  yıldız yağmuru | Ünlü sanatçıların birçoğunun bir araya gelmesi | |
|  yırtık dondan çıkar gibi | durup dururken, hiçbir nedeni ve anlamı yokken, gereksiz yere' anlamında söylenir | deyim | 
|  yırtılmak | vermek | fiilyırtmak  | 
|  yırtmak | Bir işi yapmaktan kurtulmak | |
|  yıvışık | yılışık | |
|  yirmiye yoğurt | 'yapayalnız kaldım' anlamında kullanılır | deyim | 
|  yisa | çaba, gayret, zorlama gerektiren işlerde yüreklendirmek için kullanılır | ünlem | 
|  yisa mola | 'kâh hızlı, kâh yavaş; hızlana yavaşlaya' anlamında kullanılır | deyim | 
|  yivi seti kalmamak | (vagina, anüs için) gevşemiş olmak, bollaşmış olmak | deyim | 
|  yiyemeyeceği yarağın altına yatmak | üstesinden gelemeyeceği bir işe girişmek, başaramayacağı bir işe kalkışmak | deyim | 
|  yiyici | (kadın için) jigolo, dost | isim | 
|  yiyişmek | Sevişmek; öpüşüp koklaşmak | fiil | 
|  yiyorsa | kendine güveniyorsa, yürekliyse | |
|  yobaz | Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan (kimse) | |
|  yoğurt | yugoslav para birimi, dinar | isimsıfat | 
|  yoğurt mu? | 'yok yahu, ne söylediğini sanıyorsun?' anlamında kullanılır | deyim | 
|  yoğurtlu bakla | eski. toplum polisi. (yeşil giysili ve beyaz miğferli olmalarından yakıştırma.) | deyim | 
|  yok ananın örekesi | Bir davranış, bir düşünce ya da sözün yersizliği, yanlışlığını belirtmek için kullanılır – | |
|  yok deve | 'bu kadar da olmaz, çok abarttın' anlamında söylenir | deyim | 
|  yok devenin başı (veya pabucu veya nalı) | çok abartılı bir söz karşısında kullanılan bir söz | |
|  yok etmek | varlığına son vermek – | |
|  yok olmak | varlığı sona ermek – | |
|  yok yere | Hiçbir gereği ve sebebi olmadan; boku bokuna – | |
|  yokini | birisinin üzerinde hiçbir giyecek olmadığını, o kişinin çıplak olduğunu belirtmek için kullanılır | isim | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.