| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  kavanço | Değiştirme, aynı türden bir şeyin yerine bir başkasını koyma | isimkamanço  | 
|  kavanço edilmek | (Bir nesne, bir görev vb.) El değiştirmek | deyim | 
|  kavanço etmek | KAVAN-ÇO (bakınız) eylemini yapmak | fiilkamanço etmek  | 
|  kavanoz | Fahişe | isim | 
|  kavara | Balı alınmış petek | |
|  kavara çekmek | yellenmek | |
|  kâvâre | Esrar | isim | 
|  kavat | pezevenk | |
|  kavga | Herhangi bir amaca erişmek, bir şeyi elde etmek veya bir şeye karşı koyabilmek için harcanan çaba, verilen mücadele | |
|  kavgacı | Bir amaç uğruna çaba harcayan, mücadele veren kimse | |
|  kavuk giydirmek | Aldatmak, kandırmak | deyimeski | 
|  kavukçu | Yalancı | sıfateski | 
|  kavurmak | Çok üzmek, yakmak, mahvetmek – | |
|  kayalara gelmek | Çok güç bir durumda olmak; olumsuz koşullarda bulunmak | deyimyaraklara gelmek  | 
|  kayar | Hayvanların eskiyen nallarının çivilerini değiştirme işlemi | |
|  kayarlamak | Hayvanın eskiyen nallarını onarmak, eskiyen nalın çivilerini yenilemek | fiil | 
|  kayarto | Ahlaksız kimse – | isimhıyarto  | 
|  kaydını görmek | (Birisini) Öldürmek | deyim | 
|  kaydırmaca | Bir tür uyuşturucu kullanma yöntemi; eroin ya da kokain, kalaylı kâğıt üzerine konulup alttan ısıtılır, çıkan duman koklanıp çekilir | isim | 
|  kaydırtmak | (Birisi) Cinsel ilişkide, edilgin olarak kullanılmaya göz yummak; kendisini düzdürmek | fiilkaymak  | 
|  kaygısız | Esrar | isim | 
|  kaygusuz | ||
|  kayık | Hamamda giyilen nalın, takunya | isimeski | 
|  kayıntı | Açlık bastırmaya, atıştırılmaya yarar yiyecek | isim | 
|  kayıntı geçmek | Yemek yemek, karnını doyurmak | deyim | 
|  kayıp | Mahvolmuş; yok olmuş, ölü | isimtipten kayıp  | 
|  kayıpsın | 'Neredesin, ne zamandır ortada yoksun' anlamında kullanılır | deyim | 
|  kayış | Hırsızlık | isim | 
|  kayış atmak | eş anlamlı KAYIŞA ÇEKMEK | deyimkayışa çekmek  | 
|  kayış dili | Hırsızlar arasında kullanılan argo | deyimeski | 
|  kayış etmek | eş anlamlı KAYIŞA ÇEKMEK | deyimkayışa çekmek  | 
|  kayışa çekmek | Aldatmak, kandırmak | |
|  kayışlamak | eş anlamlı KAYIŞA ÇEKMEK | fiilkayışa çekmek  | 
|  kayışmak | Sevişmek, birleşmek, çiftleşmek, düzüşmek | fiil | 
|  kayız etmek | Yemek | deyim | 
|  kayma | Lira; kâğıt para. Para | isim | 
|  kaymak | Bir şeyin en iyi ve seçkin bölümü | |
|  kaymak tabağı | Kızda, kadında kasık | deyim | 
|  kaynak | Sırayı beklemeden başkalarının hakkını alarak mevcut sıranın ön taraflarına girme işi | |
|  kaynak yapmak | sırayı beklemeden başkalarının hakkını alarak mevcut sıranın ön taraflarına girmek | |
|  kaynamak | Arada kaybolmak – Selim İleri | |
|  kaynana dili | Bir tür uyuşturucu; peyotl, pesote-ye | deyim | 
|  kaynanadili | Dil biçiminde yassı ve dikenli dalları olan bir tür kaktüs | |
|  kaynar | Kaynak, pınar | |
|  kaynaşık | fingirdek | |
|  kaynaşmak | Uyuşmak, yakın ilişki kurmak, derinleştirmek, iyi anlaşmak – Halide Edip Adıvar | |
|  kaynatmak | Unutulmasını sağlamak – Reşat Nuri Güntekin | fiil | 
|  kayorto | ||
|  kaytaban | Başıboş, düzensiz olan | |
|  kaytak | dalkavuk | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.