Çevrim İçi Türkçe Argo Sözlüğü

kaynatmak

fiil
  • Unutulmasını sağlamak – Reşat Nuri Güntekin
    "Ara sıra kendi gecikmelerini araya kaynatmak için beni birkaç gün izinle gönderiyordu."
  • Belli etmeden almak
  • Konuşmak, sohbet etmek
  • Konuşmak, söyleşmek, başkalarını unutarak konuşup söyleşmeye dalmak
    -Ulan ananın karnında dokuz ay on gün nasıl bekledin? (...) Çoktandır cemalini görmediğim irfan beyciğim ile ayakta biraz kaynatıyoruz! (Osman Cemal Kaygılı, Çingeneler)
  • Gizlice konuşup görüşmek, çok samimi bir biçimde söyleşmek, öpüşüp koklaşmak
    Kızkar-deşiyle kaynattığımızı bir görsün, görmek değil sezsin, halim duman. (Mehmet Şeyda, Erkekâmet)
    Öhö, öhö... Kaynatın bakalım... Ulan ne kıyak adamlar var be! Bu sıcakta gazocağı yakıyorlar... Başkası ona cevap verdi: -Sende de o pozisyon olsa, sen de kaynatırsın arkadaşım... (Süavi Süalp, Trendeki Kadın)
  • (Birisinin) Bir eşyasını, parasını kendisine mal etmek; alıp geri vermemek
    Ne yapıp yapmalı Zehra'nın papellerini kaynat-maiıyım! (Attilâ ilhan, Kurtlar Sofrası)
  • (Öğrenci) Birtakım bahaneler bulup öğretmeni de inandırarak dersin boş geçmesini sağlamak; sınavı erteletmek
    ... ilgisiz sorular sorarak dersi kaynatmak, kızlara aşk mektupları yazmak, komiklik yapmak... (Öztürk Serengil, Yeşilçam'ı Benden Sorun)
  • (Birisini) Kimse farkına varmadan öldürmek, ortadan kaldırmak
  • Toz esrarı plaka haline getirme işlemi

Günün Kelimeleri