İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
aklıevvel | Her şeyi bildiğini sanan, akıllı geçinen – Nâzım Hikmet | |
aklına turp sıkayım | aklına şaşayım – | |
aklına turp sıkmak | (Birisinin) Düşüncesini beğenmemek; onun düşünce biçiminin hiçbir işe yaramayacağını anlatmak için kullanılır | deyim |
aklına tüküreyim | yapılan bir işin veya söylenen sözün beğenilmediğini belirtmek için kullanılan bir söz – | |
aklını peynir ekmekle yemek | akılsızca ve düşüncesizce davranışta bulunmak | |
akma | reçine | |
akmak | Çabucak savuşmak, ortadan kaybolmak | |
akmasa da damlar | "çok değilse bile az çok bir gelir veya kazanç sağlar" anlamında kullanılan bir söz | |
akordeon olmak | (Özellikle taşıt araçları için) Kaza, çarpma sonucu eciş bücüş olmak, ezilmek | deyim |
akordu bozuk | Uyumsuz davranışlarda bulunan | |
akort | Birbiriyle olan uyum | isimakortsuz |
akort etmek | Haddini bildirmek | deyim |
akortlu | Alışık | sıfat |
akortsuz | Birbirini tutmayan, birbiriyle uyumu olmayan | |
akoz etmek | Susmak, sükut etmek | deyim |
akoza | "Konuş! Anlat! Söyle!" anlamında kullanılır. | emir kipieski |
akozlamak | (Birisine) Gizlice söylemek, kimse duymadan anlatmak | fiil |
akraba | Biri, diğerinin doğurduğu sonuç veya olgu | |
akrep | Polis memuru | isim |
aksak | İyi gitmeyen, iyi işlemeyen – | |
aksamak | Bir iş gereği gibi yürümemek, geri kalmak | |
aksata | İş; alışveriş. Sözcük genellikle küçümseyici, aşağılayıcı tavırla kullanılır. | isim |
aksi | inatçı | |
aksileşmek | Hırçın duruma gelmek; aksilenmek | |
aksilik | inatçılık | |
aksu | katarakt | |
akşam güneşi | Yaşlılık dönemi | |
aktarma | Rulet vb. oyunlarda oyuncu ile krupiyenin anlaşarak fişi kaybeden renkten kazanan renge son anda koyması – | isimşeker aktarması |
aktize | ||
aktör | Herhangi bir olayda etkisi veya katkısı olan kimse | |
akuz etmek | ||
akü doldurmak | (Erkek) Cinsel gücü artıran ya da artırdığı sanılan şeyler yemek | deyim |
aküsü bitmek | bitkin düşmek, çok yorulmak – Fakir Baykurt | |
akyazılı | Rakı | deyimeski |
akyazılı görmek | (Özellikle Bektaşi'ler için) Rakı içmek | deyimeski |
al benden de o kadar | "ben de aynı düşüncedeyim, aynı durumdayım" anlamında kullanılan bir söz | |
ala gün | Yazın güneş bulut arkasında kaldığında oluşan gölgeli durum | |
ala sulu | Yeni olgunlaşmaya başlamış (yemiş) | |
alabacak | Ayağında sekil olan (at, eşek vb.) | |
alabanda | Çok ilgi duyan (kimse, kimseler), askıntı – | |
alabanda olmak | (Birisine) Düşkünlük göstermek | deyim |
alabanda vermek | birini azarlamak, paylamak, haşlamak, kuru gürültü ile korkutmak – | |
alabandanın çekmek | Fena halde azarlamak, ağır biçimde paylamak; ALABANDA VERMEK biçiminde de kullanılırdı | deyim |
alabandayı yemek | adamakıllı azarlanmak | |
alabarda | Savruk; başıbozuk, avare | sıfateski |
alabora | altüst etmek – | |
alabora etmek | altüst etmek – | |
alabora olmak | işler altüst olmak | |
alaçık | çardak – Yaşar Kemal | |
alafortanfoni | "Adının söylenmesi zor, karmaşık nesne" anlamında, alay yollu kullanılır. Sözcüğün askerlikte topçu neferleri tarafından üretildiği söylenir. | isim |