İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
ağzını poyraza açmak | Boşuna beklemek; boşuna bekleyip istediğini elde edememek | deyim |
ağzının kaytanını çekmek | Kötümser sözler etmeyi kesmek | deyim |
ah etmek | ilenmek – | |
ahbar | Bir erkeğe hitap ederken, "kardeşim" anlamında kullanılır | isim |
ahbarik | "Kardeşçiğim" anlamında kullanılır | deyim |
ahçik | Yabancı kadın, kız; yabancı kadın turist | isimağçik |
ahenk yapmak | Doğru ya da anlamlı bir şey söylemeksizin sürekli konuşmak | |
ahireti boylamak | ölmek – | |
ahlaksız | Dürüst davranmayan, kötü huylu, terbiyesiz olan; uçkursuz – | |
ahlat | Kaba adam, yol iz bilmez kimse | sıfatisim |
ahmet | See âmet | |
ahmet çavuş | (Polis için) Rüşvet | deyim |
ahtapot | Sırnaşık | isim |
ahtu | (Özellikle etkin durumda olan kimse için) Cinsel ilişki | isimeski |
ahu | Güzel, ince, zarif (kadın) | |
ahu gözlü | Gözleri çok güzel olan (kadın); ceylan gözlü | |
aidis | See adidas | |
aile fotoğrafı | Belli bir konuda iş birliği yapan güçlü kişilerin ortaya koyduğu görüntü | |
ak deliği | deyimhak deliği | |
ak gözlü | Gözlerinin rengi açık olan ve nazarının hemen değdiğine inanılan (kimse) | |
ak sakallı | Yaşlı (kimse) – | |
ak toz | Eroin | deyim |
ak yel | lodos | |
aka | ağabey | |
akamet | Yarıda kalma, sonuca ulaşamama durumu – | |
akarca | Kemik veremi | |
akaryakıt | İçki | isim |
akbaba | Yaşı ilerlemiş, ihtiyarlamış (kimse) | |
akbakla | kuru fasulye | |
akbasma | katarakt | |
akı bokuna karışmak | Çok korkmak | |
akıl defteri | Gördüklerini aklına kaydeden, unutmayan kimse | |
akıl gel sikime takıl | "Ne yanlış, ne aptalca düşünce ve davranış" anlamında söylenir. Akıl akıl gel şeyime takıl; akıl bilmemneme takıl vb. biçimlerde de kullanılır | deyim |
akıl hastası | Zaman zaman saldırgan davranışlar gösterebilen kimse; ruh hastası | |
akıl hocası | Birine yol gösterip akıl öğreten kimse – Necip Fazıl Kısakürek | |
akıllı | Uyanık geçinen | |
akım derken bokum demek | sözünü yerli yerince söyleyememek | |
akıntı çağanozu | Vücudunda göze çarpacak bir çarpıklık bulunan kimse – Karagöz, Şairlik | deyimakıntıya kapılmak |
akıntıya kapılmak | etki altında kalarak bir topluluğun davranışına katılmak | |
akışmak | Her yönden gelip gitmek – | |
akıtma | Birisinin giysisini ustura ya da tıraş bıçağıyla fark ettirmeden keserek cüzdan, saat vb. eşyasını çalma – Cemalettin Fazıl | isimakıtmak |
akıtmak | (Erkek için) Ersuyu fışkırmak, beli gelmek | fiil |
aki | (Akineton isimli ilaçtan) Uyuşturucu nitelikte bir ilaç, hap – | |
aklı basmak | Bir şey, birisinin görüşüne, düşünce biçimine uygun gelmek | deyim |
aklı başında | Sürekli akıllı davranan; akıllı başlı – Ahmet Ümit | |
aklı bokuna karışmak | korkudan şaşırıp ne yapacağını bilememek – | |
aklı durmak kıçı tavana vurmak | Çok şaşırmak. "Aklı durmak götü tavana vurmak" biçiminde de söylenir. | deyim |
aklı fırtmak | Çok şaşırmak, kendi düşünüş biçimine çok aykırı bulmak | deyim |
aklı götünde | Dalgın, dikkatsiz (kimse) | deyim |
aklı sikinde | (Erkek için) Cinsel konulara duyduğu ilgiden dolayı başka konularda dalgın, dikkatsiz (kimse) |