İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
alafortanfonik | Alafotranfoni (bakınız) özelliği taşıyan (şey) | sıfat |
alafranganın bebesi | Muhallebi çocuğu; narin, nazik kimse | deyim |
alakarga | saksağan | |
alâkaya çay demlemek | Özellikle tutarsız, konuyla ilgisiz sözlerle alay etmek için kullanılır | deyim |
alaman | Kâğıt 10 liralık | isimeski |
alamancı | Almanya’da çalışmakta ve yaşamakta olan Türk | isim |
alamet | Büyüklük, irilik bakımından şaşılacak durumda olan nesne – | |
alarga | uzaktan – | |
alarga durmak | uzak durmak, karışmak istememek, ilgisiz davranmak – | |
alarga etmek | geri çekilmek, uzaklaşmak | |
alarga gelmek | Yaklaşmamak, uzağında durmak | deyim |
alarga gitmek | uzak durmak – | |
alargada durmak (veya tutmak) | uzakta durmak | |
alargadan seyretmek | uzaktan bakmak | |
alaşağı etmek | kötülemek, değersiz göstermek – | |
alât | Erkeklik organı, penis | isimeski |
alât edevat | ||
alatav | Az tavlı, yarı yaş yarı kuru olan (toprak) | |
alaten | cüzzamlı | |
alatura | Çalgıcılara (saz heyetine) verilen bahşiş | isim |
alavere dalavere | Her türlü hile, oyun, düzen | deyimdalavere |
alay | Herkes, hepsi birden | |
alay geçmek | alay etmek | |
alay malay | Olduğu gibi, gelişigüzel bir biçimde | |
alaya almak | alay etmek – | |
alaya bozmak | alay niteliği vermek | |
alaya çıkarılmak | (Askeri okul öğrencisi) Okuldan çıkarılmak | deyim |
alaz | alev | |
alaza | Dökülen tohumlarla ertesi yıl kendiliğinden çıkan tahıl, soğan vb. | |
alazlamak | Bir şeyin yüzünü alevden geçirmek, aleve tutmak | |
alazlanmak | Alazlama işine konu olmak – | |
albergo | Otel | isim |
alçak | Bile bile en kötü, en ahlaksızca davranışlarda bulunan; pespaye – | |
alçak gönüllü | Kendi değerini olduğundan aşağı gösteren, başkalarını küçük görmeyen, büyüklenmeyen (kimse); engin gönüllü, tevazulu, mütevazı – | |
alçaklık | Alçak olma durumu; denaet, pespayelik | |
alçaktan uçmak | atılan palavra düzeyi az olmak | |
alçalmak | Onurunu yitirecek kadar bayağılaşmak – | |
alçı | Eroin | isim |
alçılamak | Uzun ve çoğu zaman içi boş sözlerle karşıdakini oyalamak, ciddi bir şey söylemeden konuşuyormuş gibi yapmak, laf kalabalığıyla muhatabın zihnini veya zamanını işgal etmek | |
aldı | "söylemeye başladı" anlamında kullanılan bir söz | |
aldın mı | (Senin için olumsuz olan) "Sonucu beğendin mi?", "işte böyle bozulursun" anlamlarında kullanılır. ALDIN MI BABAYI, - - KAFAYI, - - BAŞINI biçimlerinde de söylenir. | deyim |
aldırmak | Vücuttan herhangi bir parçayı veya organı sağlık sebebiyle çıkarttırmak | |
alemdar | önder | |
alengir | gösteriş | isimalengirli |
alengirli | gösterişli – | sıfat |
alesta | Harekete hazır, hazır durumda olan – | sıfatzarf |
alet | erkeklik organı | |
alet edevat | ||
alev almak | coşmak, heyecanlanmak, heyecana gelmek | |
alfons | Muhabbet tellalı, pezevenk. Sözcük, Alman argosunda da "pezevenk, fahişenin dost'u" anlamına gelir - Siegmund A. Wolf, Wörterbuch des Rotwvelschen. | isimeski |