İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
tespih | erkeklik organı, penis | isim |
tespih çekmek | mastürbasyon yapmak, otuzbir çekmek | deyim |
testi | kalçalar, kıç | isim |
testi gibi | büyük ve sarkık (meme) | |
testiyi kırmak | kıç üstü düşmek | deyim |
tetas | göğüs, memeler | isim |
tetik | kiralık katil | isimtetikçi |
tetik çalıştırmak | kiralık katil kullanmak | deyim |
tetik kullanmak | kiralık katil kullanmak | deyimtetik çalıştırmak |
tetikçi | kiralık katil | isim |
tez beri | kolaylıkla – | |
tezek | Sıkışmış, kuru toprak parçası; kesek | |
tezellül | Kendini hakir görme | |
tezgâh | Genellikle yasal olmayan bir işi yapmak için tutulan uygunsuz yol – Saian | |
tezgâh kurmak | cinsel ilişkide bulunmak, düzmek | deyim |
tezgâhçı | Aldatmak, kandırmak için yasal olmayan yollara başvuran kimse | |
tezgâhı kurmak | yasal olmayan bir işi gerçekleştirebilmek için yalan dolanla aldatmaya, kandırmaya çalışmak | |
tezgâhından geçmek | (birisi, bir er kekle) edilgin olarak cinsel ilişkide bulunmuş olmak | deyim |
tezgâhlamak | Bir iş için hazırlık yapmak, işe girişmek | |
tezgâhtan geçirmek | birisini cinsel ilişkide kullanmak, düzmek | deyim |
tezkiyesi bozuk | Doğruluğuna güvenilmez (kimse) | |
tezlemek | Bir şeyi çabuklaştırmak | |
tıfıl | Acemi, toy | |
tığlamak | (birisini) kesici, delici bir araçla yaralamak | fiil |
tığlı | züğürt, parasız kimse | isim |
tığmak | kaçmak, savuşup gitmek | fiil |
tıkacı atmak | çok öfkelenerek daha önce yapmadıklarını yapmak, söylemediklerini söylemek. kafası atmak | deyim |
tıkınmak | Eline geçen yiyeceği oburca yemek – Hüseyin Rahmi Gürpınar | |
tıkır | para | zarfisim |
tıkırı yerinde olmak | para bakımın dan iyi durumda olmak, para kazanıyor olmak | deyim |
tıkmak | sokmak – | |
tın tın | içinde bir şey olmayan, boş | deyim |
tın tın ötmek | içinde bir şey olmamak, boş olmak | deyim |
tıngır | para – | |
tıngır mıngır | Yavaş, düzenli bir biçimde – | |
tıngırdamak | ölmek | fiil |
tıngırtı | müzik | isim |
tınmak | Ses çıkarmak | fiil |
tıpa | sarhoş, ayyaş, alkolik | isim |
tıpış tıpış yürümek | ister istemez bir yere gitmek veya bir yerden ayrılmak | |
tırabzan babası | Babalık görevini yapmayan kimse | |
tıraka | korku | isim |
tırakalı | korkak | sıfat |
tıraş | Yalan, asılsız, bıktırıcı, gereksiz söz | |
tıraş etmek | bıkkınlık verecek kadar uzun konuşmak | |
tıraş geçmek | uzun uzun konuşmak, gevezelik etmek | deyim |
tıraşa tutmak | birini bıkkınlık verici uzun konuşmalarla oyalamak | |
tıraşçı | palavracı | isim |
tıraşlamak | Bıkkınlık verecek kadar uzun, asılsız, abartılı konuşmak | fiil |
tırı vırı | Değersiz, boş |