İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
takım taklavat | Erkeğin cinsel organları | |
takımı yatırmak | Başarısızlığa uğramak; uğradığı başarısızlık başkalarına da kötü etkide bulunmak | deyim |
takıntı | İlişki kurulan kimse | isim |
takıştırmak | Birbirine takmak, birbirleriyle tartıştırmak – | |
takip | İzinden gitme; izleme | |
takkeyi yeme | Basketbolde Hücum oyuncusu fileye atış yaptıktan sonra, rakip bir oyuncunun topa vurarak topun potaya gitmesini engellemesi. BEYİN SOTE diye de söylenir. | deyim |
takla | Uyuşturucu maddenin tam, nihai etkisi | isim |
takla atmak | çok sevinmek – Falih Rıfkı Atay | |
takla attırmak | bir şeyi dilediği gibi beceriyle kullanabilmek – Yusuf Ziya Ortaç | |
taklacı | dalavereci | |
taklaya gelmek | Uyuşturucu maddenin etkisiyle kendinden geçmek | deyim |
takmak | Borç bırakmak – Peyami Safa | |
tako | İlgili, aklını takmış | sıfat |
takoz | Kaba saba insan | |
takoz koymak | olacak işi engellemek | |
taksi çalışmak | Fahişe Belirli bir aracıya, muhabbet tellalına bağlı olmadan çalışmak | deyim |
taktırmak | Bir kız ya da kadın ilişkili bulunduğu ya da nişanlı, evli bulunduğu erkekten habersiz, başka erkeklerle ilişki kurmak, düşüp kalkmak; erkeğini aldatmak, boynuzlamak | fiil |
takunyalı | Yobaz | isim |
takviyeli | Barbitürat türü uyuşturucu ilaç, Revonal | isim |
talaz | Büyük ve kabarık dalga | |
talebe | Kodein içeren uyuşturucu ilaç | isim |
taliga | Otomobil. TALİNO da denir. | isim |
taligatör | Şoför, sürücü | isim |
talim etmek | az para karşılığında çalışmak | |
talino | ||
tam | Amerikan doları | |
tam adamını bulmak (veya adamına düşmek) | en uygunsuz kişiyi seçmek | |
tam dizel | Orospu, fahişe | |
tam gaz | Hızla, hızlı olarak – | |
tamamlamak | Erkek Cinsel ilişkide bulunmak, düzmek | fiil |
tamir | Yapılan bir yanlışı, kusuru düzeltmeye çalışma – | |
tamir atelyesi | Fahişe, orospu, hayat kadını | deyim |
tamir etmek | yapılan bir yanlışı düzeltmeye çalışmak | |
tamirhane | Zührevi hastalıklar hastanesi. İstanbul'un Cankurtaran semtindeki zührevi hastalıklar hastanesi. Eş anlamlı CAN CAN. | isimcan can |
tampon | Bir darbenin, çatışmanın şiddetini azaltan etken | isim |
tango | Toplumun genel kurallarına aykırı giyinen, aykırı davranan kız, kadın | sıfatisim |
tanju | Edilgin eşcinsel erkek. Görünümü, davranışları kadınsı erkek | isim |
tanker | Hapisteki kocası, sevgilisi adına çalışan, iş gören kız, kadın (fahişe) | isim |
tantana | boş gürültü, tatava | isim |
tantana etmek | Anlamsız, yararsız, boş laflar etmek; kuru gürültü yapmak | deyim |
tantun | ||
tantuna gitmek | eski. "Tantuna gitmek tabiri yavaş yavaş unutuluyor. Bu söz Ab-dülhamid devrinde 'sürülmek, sürgüne yollanmak' mânâsına kullanıldığından ve hemen hemen herkes sürülme tehlikesiyle karşı karşı bulunduğundan gizli konuşmalarda çok geçerdi. Aslı nedir? Bilmiyorum, daha ziyade eskiden elfaz-ı savtiye dediğimiz, seslerden yapılan kelimeleri andırıyor: cumburlop, pataküte, çatpat filan nevinden... (Refik Halid Karay, Bir Ömür Boyunca). Geçerli bir neden olmaksızın zarar görmek, boş yere kayıp etmek; yaralanmak, ölmek | deyim |
tanyer | "Karagözcü argosunda çalgı, eğlence mânâsında kullanılan bir kelime." (Uğur Göktaş, Karagöz Terimleri Sözlüğü) | isim |
tapon | Kişiler, canlılar için Önemsiz, değersiz, düşük nitelikli | sıfat |
taptaze | Bozulmadan, değerinden bir şey yitirmeyerek – | |
tarak | Erkeklik organı, penis | isim |
taramak | Derleme ve araştırma yapmak için bir yayını dikkatle gözden geçirmek veya gerekli kelime, cümle ve yazıları tespit etmek | fiil |
taret | Kadında, kızda Göğüs, memeler | isim |
tari | eski. Jigolo; fahişenin "belalı"sı, "dost"u | isim |
tari-kacı | sakallı, bıyıklı, "kıllı" erkeklerden hoşlanan (kız, kadın, edilgin eşcinsel erkek) | sıfatisim |