| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  sırık gibi | ince ve uzun boylu | |
|  sırıklamak | Aşırıp götürmek, çalmak | fiil | 
|  sırma | Fahişe, orospu. | isim | 
|  sırtı kara | (Tavla oyunu, barbut vb'de) Düşeş, altı altı. | deyim | 
|  sırtı yufka | Etkili, güçlü, makam sahibi bir dayanağı, arkası veya yakını olmayan (kimse) | |
|  sırtüstü yatmak | çalışmadan rahat bir yaşam sürmek | |
|  sıvamak | Arka arkaya küfürlü sözler söylemek | fiilsıçıp sıvamak  | 
|  sıvık | Sırnaşık kimse. | sıfat | 
|  sıvırya | Hep, sürekli. | zarf | 
|  sıvışık | Bir kimsenin yanından ayrılmayarak insanı tedirgin eden (kimse) | |
|  sıyırmak | Kötü, güç bir durumdan kurtulmak. | fiil | 
|  sıyırtmak | Kötü, güç bir durumdan kurtulmak. | fiilsıyırmak  | 
|  sıyrılmak | Bir yerden veya bir durumdan çıkmak, kurtulmak | |
|  sızaki | Kendinden geçme durumu, sarhoşluk vb. nedenlerle sızıp kalma durumu. | isim aki  | 
|  sızdırmak | (Kumarda) Deneyimsiz oyuncuyu, belli etmeden hile yaparak yavaş yavaş yenmek, azar azar yolmak. | fiil | 
|  sızırım yeri | Meyhane | deyim | 
|  sidik zoru | Mesaneyi dolduran sidiğin yaptığı basınçla erkeklik organının sertleşmesini belirtmek için kullanılır. | deyim | 
|  sidik zoruyla | Bir iş ucu ucuna veya zar zor halledilerek | |
|  sidiklik | Tutukevlerinde ağır suç işleyen kimselerin cezalandırılmak üzere kapatıldıkları hücre | |
|  sifos | isimzifos  | |
|  siftah | İlk kez – | |
|  siftah etmek | bir işi ilk kez yapmak | |
|  siftinmek | Oyalanmak, vakit geçirmek | |
|  siga siga | Ağır ağır, yavaş yavaş. | zarf | 
|  sigaralık | isim | |
|  sigortalı | Güven altına alınmış, sağlama bağlanmış | |
|  sigortası atmak | çok sinirlenmek | |
|  sigortasız | Güvence altına alınmamış, sağlama bağlanmamış | |
|  sigorya | Kesinlikle, muhakkak, mutlaka. | zarf | 
|  sik | erkeklik organı | |
|  sik sik etmek | Üstelemek, ısrar etmek. | deyim | 
|  siki çarşafa dolaşmak | Beceriksizlik etmek. | deyim | 
|  siki götünde tırampet çalmak | Pek neşeli olmak, çok sevinmek. | deyim | 
|  siki kalkmak | (Birisine) Cesaret gelmek | |
|  siki kırılmak | (Erkek için) Zührevi hastalığa, özellikle belsoğukluğuna yakalanmak | |
|  siki taşağına denk olmak | Pek iyi bir durumda olmak, keyfi her bakımdan iyi olmak | |
|  sikilmek | (Bir eğlence yerinde, lokantada vb.) Olağandan fazla para ödemek, kazıklanmak | fiil | 
|  sikilmiş | Önemsiz, değersiz, aşağılık. | sıfat | 
|  sikilmiş amin davası olmaz | "Bir şey olup bittikten sonra durumu düzeltmeye çalışmak yararsızdır, anlamsızdır". | deyim | 
|  sikimden aşağıya kasımpaşa | "Önem vermem, bana ne, beni ilgilendirmez" anlamlarında söylenir. | deyim | 
|  sikinde fındık kırmak | (Erkek) Keyfi, neşesi yerinde olmak. | deyim | 
|  sikinde olmak | (Bir şeye) Önem vermek, ilgilenmek | |
|  sikinde peynir görmek | Şımarmak; yersiz biçimde böbürlenmek; kendisini olduğundan daha iyi durumda (daha zengin, daha güçlü vb.) sanmak. | deyim | 
|  sikine sallamamak | Hiç önem vermemek. | deyim | 
|  sikine su yürümek | (Erkek çocuk) Cinsel açıdan ergin duruma gelmek; er-suyu üretmeye başlamak. | deyim | 
|  sikinin doğrusuna gitmek | (Birisi) Bir işi bildiği gibi yapmak, inandığı biçimde davranmak. | deyim | 
|  sikke | Hayvanları bağlamak için yere çakılan demir veya ağaç kazık | |
|  sikkelemek | Hayvanları sikkeye bağlamak | |
|  siklemek | sikinde olmak | fiil | 
|  siklememe | Siklememek işi | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.