Çevrim İçi Türkçe Argo Sözlüğü
yatmak
- Olumsuz veya başarısız bir sonuç almak
"Takım bu sezon yattı."
- Bilerek yenilmek, şike yapmak
- Bulunmak, var olmak – Haldun Taner
"Her ayrıcalık hevesinin kökeninde bir kompleks, bir göstermecilik duygusu yattığı görülür."
- cinsel ilişkide bulunmak
- (iş, durum) yürümemek, kalmak, olumsuz bir neden yüzünden başarısızlığa uğramak
Öyleyse yatar bu iş. Haydi bana eyvallah... (Orhan Kemal, Müfettişler Müfettişi)
'Sizin anlayacağınız, şirkette işler yattı!' (Orhan Kemal, Vur Abalıya)
- (bir şeye) eğilim göstermek, (bir şeyle) doyum sağlamaya alışmak
annem annem / suadiye gençliği esrara yatıyor (Mehmet Müfit, İstanbul'un Ağır Sultanları)
- (bir şeyle) yetinmek, yetinmek zorunda kalmak
Aylıkları naylon çoraplara döküp aybaşlarına kadar işkembe çorbalarına yatmak filân, hiç bunun yanında. (Attilâ İlhan, Kurtlar Sofrası)
Yoksa öğlen akşam sade suya patates ile kapuskaya yatarsınız ki, Afganistan mültecileri sizin yanınızda padişah!.. (Halit Çapın, Bay Alkolü Takdimimdir)
Ben oturmuş jam-bonlu yumurta ziftlenirken, bir başkasının yanımda tereyağlı ekmekle kahveye yatması çok koyar bana. (J.D.Salinger-Ad-nan Benk, Gönülçelen)
- (esnaf) ortak olmak
Ben sana yatacağım. Yani ben sana ortak olacağım. (Arslan Kaynar-dağ, Bitpazarının Gizli Dili ve Argosu)
- bir yerde sürekli durmak; özellikle, birisini gözlemek için, kişinin evi ya da işyeri çevresinde sürekli bulunmak
Evine yatarız, sofasında çıkız ederse zımbalarız.