| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  kalıntı | Bir toplum, kültür, uygarlık vb.nden artakalan şey – | |
|  kalıp | dişilik organı, vagina | isim | 
|  kalika | makyaj. kolika da denir | isim | 
|  kalim | yemek. (galim de denir.) | isim | 
|  kalim kaymak | yemeğini yemek | deyim | 
|  kalk gidelim | (bir şeyi) çalma, çalıp götürme | deyim | 
|  kalk gidelim etmek | ||
|  kalk gidelim olmak | (bir şey) çalınmak, çalınıp götürülmek | deyim | 
|  kalk gidelim yapmak | çalmak; özellikle, bir yerde bırakılmış, açıkta duran bir nesneyi çalıp götürmek; kaldırmak | deyim | 
|  kalkan | erkeklik organı, penis | isim | 
|  kalkmışa oturmak | biraz önce bir başkasının oturmakta olduğu bir koltuğu, sandalyeyi kapıp oturan kimseyi aşağılamak için söylenir | deyim | 
|  kalkmışı indirmek | (birisi, bir erkeğin cinsel organının) cinsel ilişki ya da sevişme yoluyla boşalmasını sağlamak | deyim | 
|  kalle | kaçakçının, rüşvet olarak kullanmak üzere yanında bulundurduğu para | isim | 
|  kallem etmek | ||
|  kallüp etmek | (esnaf) bir malın fiyatını tahmin etmek; bir mezattan önce ya da sonra, malın ederini belirlemek | deyim | 
|  kaloger | evde kalmış, kalık kız | isim | 
|  kalp | gönül | |
|  kalp ağrısı | Aşktan doğan üzüntü; yürek ağrısı – Yahya Kemal Beyatlı | |
|  kalp akçe | Yaramaz kimse | |
|  kalpakçı | eski. polis, hafiye | isim | 
|  kalpazan | Yalan ve hile ile iş gören kimse | |
|  kaltak | Toplumca hoş karşılanmayan davranışlarda bulunan kadın | |
|  kaltaklık | Toplumca hoş karşılanmayan davranışlarda bulunan kadının durumu | |
|  kalyoncu | Deniz askeri, bahriyeli asker | |
|  kama | Oyunda kazanılan her parti | |
|  kama basmak | oyunda yenmek | |
|  kamanço | Yükleme, aktarma, elden ele geçirme | isim | 
|  kamanço etmek | vermek, aktarmak, devretmek | deyim | 
|  kambur | Sıkıntı, dert | |
|  kambur felek | kahpe felek | |
|  kamburu çıkmak | ihtiyarlamak – Nâzım Hikmet | |
|  kamçılamak | Harekete geçirmek – Orhan Seyfi Orhon | |
|  kamış | erkeklik organı | |
|  kamış atmak | eş anlamlı kamış koymak | deyim | 
|  kamış atmak (veya koymak) | birine oyun etmek, arabozanlık etmek – | |
|  kamış bayramı | eski. cinsel ilişki; sevgiliyle yatıp kalkma | deyim | 
|  kamış koymak | birisine bir oyun ederek işini bozmak | deyim | 
|  kamışa su yürümek | Erkek çocukta erginlik çağı belirtileri görülmek, ergenleşmek | |
|  kamışı kırmak | (Erkek için) Zührevi hastalığa, özellikle belsoğukluğuna yakalanmak | |
|  kâmil | esrar, içilen esrar. (kâmil bey de denir.) | isim | 
|  kampana | erbezi, husye | isim | 
|  kampanacı | düzenbaz | sıfatisim | 
|  kampanasını sökmek | (birisini) çaresiz bir duruma düşürmek | sıfatisim | 
|  kamulaştırmak | çalmak, el koymak; (bir şeyi) çalıp başkalarının istifadesine sunmak | fiil | 
|  kamyon | cinsel bakımdan, toplumda geçerli kurallara uygunsuz kadın. fahişe. | isim | 
|  kan | soy | |
|  kan almak | (Birisini) Bıçak vb. kesici araçla yaralamak | |
|  kan doğramak | (Bir işi) Bozmak, engellemek | |
|  kan kaybetmek | güçsüzleşmek, etkisini kaybetmek | |
|  kan uyuşmazlığı | Düşünce ayrılığı içinde olma | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.