İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
tombala çektirmek | tombala denilen oyunu oyrınl mak | deyim |
tombalacı | tombala işini yapan kimse | isim |
tombul | iyi, hoş, olumlu | sıfat |
tomruk | kaba saba adam, görgüsüz | isim |
tomurcuklanma | Baş vermek, meydana çıkmaya hazır olmak – | |
tomurmak | Ağacı dibinden kesmek | |
tonel geçmek | farkına varmamak; dalmak, dalgın olmak | deyimtünel geçmek |
tonga | Hile, düzen, tuzak | isim |
tongaya basmak | hileye aldanmak, dalavereye kanmak; tuzağa düşmek | deyimtongaya düşmek |
tongaya bastırmak | hileyle aldatmak, dalavere yapıp kandırmak; tuzağa düşürmek | deyimtongaya düşürmek |
tongaya düşmek | hileye aldanmak, dalavereye kanmak; tuzağa düşmek | deyim |
tongaya düşürmek | hileyle aldatmak, dalavere yapıp kandırmak; tuzağa düşürmek | deyim |
tonla | bol bol, çok, sayısız | deyim |
tonton | Sevimli, hoş (kimse) | |
top | Edilgin eş cinsel erkek | |
top (veya topu) atmak | batkınlığa uğramak, iflas etmek | |
top arabası | husyeler, erbezleri | deyim |
top atmak | ||
topa tutmak | kötü eleştiri amaçlı saldırmak | |
topak | Şişe veya kadeh | |
topal | Ayaklarından biri kısa olan (nesne) | |
topal eşekle kervana katılmak (veya karışmak) | yetkisi ve yeteneği olmadığı hâlde önemli bir işe katılmaya yeltenmek | |
topallamak | İşler gerektiği gibi yürümemek, aksamak | fiil |
toparlak | şişman, hem kısa boylu hem şişman (kimse) | sıfat |
topçu | Sınıfta kalmış öğrenci | sıfatisim |
tophane güllesi | (öğrenciye verilen not olarak) sıfır | deyim |
toplamak | (otomobil vb. araçlar için) yönünü düzeltmek; direksiyon sağa ya da sola çevriliyken normal konuma getirmek | fiil |
topografya | insanın genel görünümü; yapı; çehre; kılık kıyafet | isim |
toprak | Vatan, ülke, memleket, yöre – Mehmet Kaplan | |
toprak çekmek | ölmek | |
topu atmak | iflas etmek – | |
topu dikmek | ölmek | |
topu taca atmak (veya bırakmak) | konuşulan konuyu saptırmak | |
topuk safası | (kadın, kız için) mastürbasyon | deyimtopuklamak |
topukla! | "hızla git" anlamında kullanılan bir söz | |
topuklamak | Bir taşıtın hızını artırmak | fiil |
topur | Kestanenin dikenli olan dış kabuğu | |
tor | hile | isim |
tora düşmek | hileye aldanmak, tuzağa düşmek | deyim |
toraman | erkeklik organı, penis. ("toramanlı karagöz: müstehcen ve edep dışı konularda oynatılan karagöz oyunu. bu konulara uygun açık saçık tasvirler çeşitli koleksiyonlarda bulunmaktadır. genellikle eski devirlerde rağbet görmüştür. diğer adı zekerli karagöz'dür." [uğur gök-taş, karagöz terimleri sözlüğü ]) | isim |
torba | rüşvet, rüşvet olarak alınan para, rüşvet olarak sağlanan çıkar | isim |
torba sallamak | tombalacılık etmek, tombala çektirmek | deyim |
torba tutmak | Uyuşturucu madde satmak | |
torbacı | Uyuşturucu madde satıcısı | isim |
torbada keklik | çantada keklik | |
torbaya çıkmak | (tombalacı) işe çıkmak, tombala çektirmek üzere dolaşmak ya da belirli bir yerde durmak | deyim |
torbaya koymak | sağlamak, elde etmek | |
toriği (veya toriğini) çalıştırmak (veya işletmek veya kullanmak) | kafasını çalıştırmak, aklını kullanmak, düşünmek | |
toriğini çalıştırmak | düşünmek; aklını, zekâsını kullanmak | |
toriğini işletmek | düşünmek; aklını, zekâsını kullanmak | deyim |