İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
orospu | fahişe | |
orospu çocuğu | "Ahlâksız, dönek" anlamında kullanılan bir küfür sözü; orostopol | |
orospu dubarası | Aşağılık hile, alçakça dalavere | deyim |
orospu sülüğü | Pezevenk, bir fahişenin dost'u, belalı'sı olup onun sırtından geçinen erkek | deyim |
orospuluk | kalleşlik | |
orostopol | orospu çocuğu | |
orostopolluk | Kurnazca iş, dalavere, dolap – | isim |
orsa boca | Bata çıka, iyi kötü – | |
orta bacak | Erkeklik organı, penis | deyim |
orta direk | Toplumun memur, emekli, küçük esnaf, küçük çiftçi gibi dar ve sabit gelirli kişilerden oluşan kesimi | |
orta kat | Karın bölgesi | |
orta katı kiraya vermek | gebe kalmak | |
orta malı | Herkesin yararlandığı (nesne) | |
orta şekerli | Ne çok iyi ne de çok kötü, şöyle böyle (durum) | |
orta takım | Erkeklik organı ve erbezle-ri, penis ve testisler | deyim |
orta yol | Çözüme açık, herkes tarafından kabul edilebilir olan davranış ve tutum – | |
ortadan kaldırmak | öldürmek – | |
ortam | Bir kimsenin veya bir insan topluluğunun yaşayışını etkileyen ruhsal, toplumsal ve kültürel etkilerin bütünü; âlem | |
ortanın sağı | Şekerli kahve | deyim |
ortanın solu | Sade, ya da az şekerli kahve | deyim |
ortaya balgam atmak | bir iş kıvamındayken, biri herkesin zihnini bulandıracak bir söz söylemek – | |
oruç | Çok sevilen veya istenen şeylerden uzak durma | |
oski | Karagözcü argosunda "altın" anlamında kullanılırdı | isim |
oskoru yutmak | Rüşvet almak | deyim |
osmanlı | Düşündüğünü çekinmeden, açıkça söyleyen, bulunduğu toplulukta yetki sahibi olan – Necati Cumalı | |
osmanlı tokadı | Sert ve etkili uyarı | |
osmanlı tokadı atmak | sert ve etkili bir biçimde uyarmak | |
osmanlı tokadı yemek | sert ve etkili bir biçimde uyarılmak | |
osurgan | Çok yellenen | |
osurmak | yellenmek | |
osuruğu düğümlenmek | Korkmak; çok korktuğu için herhangi bir davranışta bulunamamak – | deyimdüğümlenmek |
osuruğu sapmak | Yalancıktan, güya hastalanmak | deyim |
osuruk | yellenme | sıfatisim |
osuruktan tayyare | Değersiz, önemsiz (kişi, olay, nesne) | deyim |
ot | Bilgisiz, kültürsüz, değersiz kimse | |
ot yemek | Esrar içmek, esrar kullanmak | deyim |
ot yoldurmak | (Erkek) Cinsel ilişkide bulunduğu kişinin canını yakmak | deyim |
otalamak | Zehirlemek, ağılamak | |
otamak | Bitkinin yaprak veya köklerini vererek bir hastalığı iyi etmeye çalışmak, tedavi etmek; otalamak | |
otarmak | otlatmak | |
otçu | Köylerde hekimlik yapan kimse – | |
otel faresi | Otel, motel vb. yerlerde hırsızlık yapan kimse | |
otelci | Özellikle otellerde faaliyet gösteren hırsız. OTEL FARESİ diye de söylenir | isim |
otlak | Para verilmeksizin yatılan, yemek yenilen yer | isim |
otlakçı | asalak – Memduh Şevket Esendal | isim |
otlakçılık | OTLAKÇI olma durumu, otlakçı olma niteliği, alışkanlığı | isim |
otlakiye | Parasız elde edilmiş nesne | isim |
otlamak | Para ve emek harcamadan başkalarının sırtından geçinmek | |
otlanmak | Para ve emek harcamadan başkalarının sırtından geçinmek | |
otlatmak | (Birisine) Karşılıksız çıkar sağlamak | isim |