İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
kumkuma | Kötü, olumsuz bir özelliği kendinde fazlasıyla toplayan kimse, olay, olgu veya yer – | |
kumlu | Çok ufak ve sık benekli | |
kumpanya | Aynı görüşü paylaşan, aynı eylemi yapan kimseler topluluğu | |
kumpas | Hile, düzen | isim |
kumpas kurmak | Başkaları aleyhine konuşup anlaşmak | deyim |
kumpas kurulmak | Hile yapmak, tuzak düzenlemek üzere sözleşmek, uyuşmak. Hile düzenlemek | deyim |
kumpas sallamak | Dalgınlığına gelmek | deyim |
kumpir | patates | |
kumuç | Sivrisineğe benzer çok küçük bir tür sinek – | |
kun | anüs – | |
kuncu | Sodomist, aktif eşcinsel (erkek), kulampara | sıfatisim |
kundak | Ara bozma, fitne, fesat çıkarma | |
kundak sokmak (veya koymak) | ara bozacak bir söz söylemek veya böyle bir davranışta bulunmak | |
kundakçı | Sağlam ve işler durumdaki bir şeyi bozmayı amaçlayan kimse | |
kundaklamak | Birini aldatmak – | |
kunduru | Başağı dört sıradan oluşan, bir tür sert, sarı, iyi buğday | |
kunek | Edilgin eş cinsel erkek | isim |
kupkuru | Belirgin olmayan – | |
kur makası | ||
kurabiye | (Kız ve kadın için) Genç, güzel, çekici | sıfatisim |
kurban | Bir ülkü uğrunda feda edilen veya kendini feda eden kimse | |
kurban etmek | kendi çıkarı için birini veya bir şeyi feda etmek | |
kurbet | ||
kurmak | Bir kimseyi dedikodu veya telkinlerle başkasına karşı öfkelendirmek | |
kursaksız | Abur cubur şeyleri yiyebilen (kimse) | |
kurşet olmak | (Edilgin eşcinsel) Niteliğini belli edecek davranışlardan kaçınmak; olağan kişiler gibi davranmak | deyim |
kurşun atmak | düşmanlık etmek | |
kurşun manyağı yapmak | ölümle tehdit etmek | |
kurşun sıkmak | (Bir konuya, bir söze, bir ortama) Olumsuz etkide bulunacak biçimde müdahale etmek | deyim |
kurt | Bir yeri, bir şeyi iyi bilen | |
kurtlanmak | Rahat oturmayıp telaş ve sabırsızlık göstermek | |
kurtlu | Yerinde rahat duramayan, sürekli kıpırdanan (kimse) | |
kurtulmak | Hamile kadın tehlikesiz bir biçimde doğum yapmak | |
kuru | esrar – Halit Çapın | |
kuru kafa | Ölüm tehlikesinin simgesi olarak kullanılan baş iskeleti | |
kuru kuruya | boşuna – | |
kuru temizleme | Falaka; karakolda, tutukevinde sanığı falakaya çekme | deyimmerdane |
kuruçeşme'ye taşınmak | (Erkek için) Yaşlanmaktan dolayı artık cinsel ilişkide bulunmamak | |
kuruçeşmeye taşınmak | (Erkek) Yaşlanmaktan dolayı, artık cinsel ilişkide bulunmamak; ersuyu gelmemek | deyim |
kurukafa | Eroin | isim |
kurulaşmak | Özelliğini, gücünü, canlılığını yitirmek – | |
kurulmak | Övünür biçimde davranışlarda bulunmak, kasılmak | |
kuruluş | Yapı, yapılış, bünye | |
kurumak | Cılızlaşmak, sıskalaşmak, zayıflamak – Memduh Şevket Esendal | |
kurusıkı | blöf | |
kurusıkı atıcı | Korkutmak veya yıldırmak amacıyla aslı olmayan söz söyleyen | |
kurusıkı atmak | korkutmak veya yıldırmak amacıyla aslı olmayan söz söylemek | |
kuruş | Edilgin eşcinsel erkek | isim |
kurut | Kurutulmuş süt ürünü | |
kurutmak | Cılız duruma getirmek, zayıflatmak |