İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
elleşmek | Birbirini elle uyararak sevişmek | fiil |
elli dirhem otuz | Esrik, sarhoş | deyim |
ellialtı | Tokat, şamar | isim |
ellialtıya kalkmak | es (Eşya) Çalınmak, (ev) soyulmak | deyim |
elliiki | Tam iskambil destesi | isim |
ellik | eldiven | |
ellisekiz | Edilgin eş cinsel erkek | sıfatisim |
ellisekiz top | Ünlenmiş, müptezel edilgin eşcinsel erkek | deyim |
elma | Kız göğsü, kız memesi | isim |
elma yanaklı | Sağlıklı olan | |
elmas | Bir tür uyuşturucu; metamfetamin | isim |
elmas tozu | eski. Köpek dışkısı | deyim |
eloğlu | damat | |
elöpen | kertenkele | |
emanet | Silah, tabanca, bıçak – Metin Kaçan | isimemanetçi |
emanetçi | Bir görevi geçici olarak üstlenen | |
emdirmek | (Birisi) Cinsel organının ağızla uyarılmasını sağlamak | fiil |
emekdar | ||
emeksiz | (Öğrenci için) Kopya | isim |
emektar | Erkeklik organı, penis | isim |
emici | Cinsel organı ağızla uyarmayı, emmeyi alışkanlık haline getirmiş (kimse, pasif) | sıfatisim |
emicilik | EMİCİ olma niteliği, durumu | isim |
eminoğlu | Paraca güçlü, kefili olan esnaf | deyim |
emişmek | Öpüşmek, birbirinin dudaklarını emmek | fiil |
emme basma | (Kadın, edilgin eşcinsel) Erkeklik organını hem ağızla uyarma, hem de cinsel birleşme | deyim |
emme gömme | Emme basma'nın bir başka söylenişi | |
emmek | Uzun süre yararlanmak | |
emretti patrik efendi | birinin yersiz bir buyruğuna karşı kullanılan bir söz | |
emzik | Nargilenin marpucu | isim |
emzirmek | (Erkek için) Erkeklik organını emdirmek; fellasyo yaptırmak | fiil |
enayi | Fazla bön, avanak, budala olan – | |
enayi boğmak | (Birisinin) Parasını hileyle almak | deyim |
enayi dümbeleği | Çok enayi – | |
enayi kamarası | eski. (İstanbul şehir hatları vapurlarında) Lüks mevki; asıl biletten sonra ikinci bir bilet daha alınan bölüm | deyim |
enayi kutusu | Televizyon alıcısı | deyim |
enayi pilakisi | eş anlamlı ENAYİ DÜMBELEĞİ | deyim |
enayi sikmek | Aptal ya da deneyimsiz, toy birisinden para sızdırmak | deyim |
enayi vergisi | Milli Piyango, Toto, Loto, Sayısal gibi şans oyunları | deyim |
enayileşmek | Enayi durumuna düşmek – | |
endaht | eski. içki içme; özellikle, bir tek içme; tek atma | isim |
endaze | ölçü – | |
engin | Değer ve fiyatı düşük olan | |
engin gönüllü | alçak gönüllü | |
enginar | Dişilik organı, vagina, ferç | isim |
enginari çalıştırmak | Düşünmek; kafayı çalıştırmak | deyim |
enişte | Polis, polis memuru | isim |
enjeksiyon natürel | Cinsel ilişki; cinsel ilişkide erkeğin duhul edip ersuyu-nun gelmesi | deyim |
ense | Kalçalar, kıç | isim |
ense kökünü görmek | ||
ense kulak yerinde olmak | iri yarı olmak |