İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
elden bozdurmak | (Erkek için) mastürbasyon yapmak | |
elden ele | Bir kişiden ötekine – | |
elden geçirmek | (Erkek için, birisini) Cinsel ilişkide kullanmak; düzmek | deyim |
elden geçmek | (Kadın ya da pasif eşcinsel erkek için) Cinsel ilişkide bulunmak, bir erkek tarafından kullanılmak | deyim |
elden gel! | ver! | |
elden gelmek | Ödemek, vermek | deyim |
elek | Fahişe. Her önüne gelenle cinsel ilişkide bulunan kadın | isimkalbur |
elektrik | İki insan arasındaki birbirini etkileme, birbirinden etkilenme gücü – | |
elektrik vermek | etkilemek, etkisi altında bırakmak | |
elektriklemek | Birini etkilemek | |
elektriklendirmek | Sinirli ve gergin bir duruma yol açmak – | |
elektriklenmek | Sinirli ve gergin bir duruma gelmek | |
elektrikli | Sinirli ve gergin bir duruma gelmiş olan | |
elemek | Gözden geçirmek, ayıklamak, iyisini kötüsünden ayırmak | |
elenika | Bir işin, bir şeyin "en iyisi, en mükemmel biçimi" anlamında kullanılır | isim |
elense çekmek (veya etmek) | yenmek, mağlup etmek | |
elenti | Arpa, buğday vb.nin kalburdan geçirilmiş bölümü | |
eleştirici | Yerli yersiz her şeyi eleştiren kimse | |
eli ağır | Yavaş iş gören; ağırelli – Muzaffer İzgü | |
eli ayağı düzgün | İffetli, namuslu olan (kimse) | |
eli belinde | Kavgaya hazır olduğunu belirten (kimse) | |
eli bol | Cömert olan | |
eli boş | İşi olmayan, boş gezen (kimse) | |
eli çabuk | Çabuk iş gören, hamarat olan (kimse) – | |
eli dar | Maddi olarak sıkıntıda olan (kimse) | |
eli geniş | Geçimi iyi olan (kimse) | |
eli hafif | Acıtmadan, tedirgin etmeden iş gören (cerrah, diş hekimi, berber vb.) | |
eli koynunda | Boş, işsiz olan (kimse) | |
eli mahkûm | mecbur | |
eli nimetli | Uğurlu, bereketli olan – | |
eli selek | Eli açık, cömert olan (kimse) | |
eli temizse bir de işetmek | (Birisinden) Yararlanmayı terbiyesizlik düzeyine vardırmak | deyim |
eli uz | Usta, belli bir işte becerikli, mahir olan (kimse) | |
eli uzun | Fırsat buldukça öteberi aşıran, hırsız olan (kimse) | |
eli yüzü düzgün | Yüzüne bakılır, güzel olan (kimse) – | |
eli zayıf | İmkânları az – Hakan Akın | |
elibelinde | Halı ve kilimlere yapılan, ellerini beline koymuş insan figürünü andıran bir motif türü; eliböğründe, koçboynuzu | |
eliböğründe | elibelinde | |
elifba | Bir şeyin başlangıcı, başı | |
elik | dağ keçisi – | |
elinde gezmek | (Erkek için) Cinsel do-yumsuzluk çekmek, abazan olmak | deyim |
elinde kalmak | (Erkek için) Cinsel bakımdan çok uyarıldığı halde, doyuma ulaşamamak; cinsel ilişkiye girememek ya da cinsel ilişkiyi istendiği gibi bitirememek | deyim |
elinden geçmek | (Erkek için) Birisiyle cinsel ilişkide bulunmuş, birisini düzmüş olmak | deyim |
eline çabuk | Çabuk iş gören (kimse) | |
eline vermek | (Erkek için) Birisine erkeklik organını okşatmak | |
elini sürmemek | hiç karışmamak, bir şey yapmamak – Muzaffer İzgü | |
elkızı | gelin | |
elle yazmak | Mastürbasyon yapmak, 31 çekmek | deyim |
elleme | Elle seçilmiş, iyi | |
ellerde gezmek | el üstünde tutulmak, saygı ve sevgi görmek |