Çevrim İçi Türkçe Argo Sözlüğü
ağır
ağır top ağır hava ağır işçi ağır yara ağır aksak ağır çekim ağır kayıp ağır vasıta ağır yara almak ağırlık ağırbaşlı ağırcanlı ağırlaşmak ağırlık merkezi eli ağır öküze boynuzu yük olmaz veya ağır gelmez çıban ağırşağı bağır sağır bağırmak
- Gösterişi fazla olmayan, ciddi olan – Mithat Cemal Kuntay
"Ağır kıyafeti ile muhite uymayan Canan'ın yanında, ne kadar rahat ve sadeydi."
- çetin – Feridun Fazıl Tülbentçi
"Denizcilik tarihinin en ağır sorumluluklarından birini üzerine alıyordu."
- Sıkıntı veren, bunaltan; sakil – Ömer Seyfettin
"Sanki ağır bir yükün altından kurtuldum."
- Dokunaklı, kırıcı, insanın gücüne giden – Nurullah Ataç
"Kızmıştım, Keziban'a söylenecek şöyle ağır bir söz arıyordum."
- ağırbaşlı – Halide Edip Adıvar
"Bu, on dokuz yaşında ufak tefek bir kızdı fakat otuz yaşındaki bir insandan daha ağırdı."
- Keskin, boğucu (koku) – Falih Rıfkı Atay
"Bu koku, en hafif rüzgârla burnu kuvvetli bir adama uzaktan kendini hissettirecek kadar ağırdır."
- Davranışları yavaş olan
- Sindirimi güç (yiyecek)
"Ağır bir yemek."