İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
algarina | İri yarı, güçlü kabadayı | isim |
alıcı | Azrail | |
alıkmak | Hoşlanarak bakmak, süzmek, asılmak | fiil |
alıktırmak | (Birisinin) Bir şey yapmasını (bakınız ALIKMAK) sağlamak | fiil |
alım | çekicilik – | |
alınlık | Kadınların alınlarına taktıkları altın veya gümüşten süs eşyası | |
alınmak | Elde edilmek – Hüseyin Rahmi Gürpınar | |
alışı kuvvetli | (Kadın veya pasif eş cinsel erkek için) Olağandan büyük erkeklik organına, üst üste cinsel ilişkiye dayanıklı | |
alışık | Uzun süredir pasif eşcinsel olan (erkek) | sıfatisim |
ali rıza | Votka | deyim |
alicengiz oyunu | Kurnazca ve haince hazırlanmış hile, düzen – | |
alkışçı | Dalkavuk, yüze gülücü, yağcı kimse; şakşakçı – | |
allah | "En iyi, en üstün kişi" anlamında kullanılır | isim |
allah kerim yeri | Parasız gecelenen yer, sabahçı kahvesi | deyim |
allah taksimi | Herhangi bir konuda eşitlik gözetilmeden yapılan paylaştırma, kul taksimi karşıtı | |
allah'ın evi | insan gönlü | |
allahı şaşmak | Şaşırıp telaşa kapılmak | deyim |
allahıma | "Kesinlikle inanıyorum, vallahi" anlamlarında kullanılır. Allahıma kitabıma biçiminde de söylenir. | deyim |
allahını şaşırmak | Telaştan, korkudan ne yapacağını bilememek; çok şaşırmak. Allahını şaşmak biçiminde de kullanılır. | deyim |
allahını şaşırtmak | (Birisinin) Aşırı biçimde şaşırıp telaş ve korkuya kapılmasını sağlamak | deyim |
allahsız | Acımasız, insafsız, vicdansız olan – | sıfatisim |
allahsız tosbağa | Boyundan büyük işlere kalkışanlar için kullanılır | deyim |
allameicihan olmak | çokbilmiş görünmek | |
allamelik | Her şeyi bilir tavrı takınmak, çok bilmişlik – | |
allı pullu | Göz alıcı renkler ve şeylerle süslenmiş – Orhan Veli Kanık | |
allöööş | Çok iyi bir durum karşısındaki sevinç duygusunu belirtmek için kullanılır | ünlem |
almak | (Cinsel ilişkide pasif durumda bulunan için) Erkeklik organı, organına girmek | fiil |
alnı açık | Hesap verebilecek durumda olan | |
alnı yere gelmek | Domalmak | deyim |
alo | Kendisine bakmasını veya kendisiyle ilgilenmesini istediği kişiye karşı söylenen seslenme sözü | |
alt | (Özellikle erkek eşcinsel argosunda) "Yan" anlamında söylenir | isim |
alt güverte | Kadının, kızın belden aşağısı; göbeği, kasığı, kalçaları, bacakları | deyim |
alt takımlar | (İnsanda) Cinsel organlar | deyim |
altı kapıya bağlamak | Çıkacak yol bırakmamak | deyim |
altı karış beberuhi | kısa boylu kimse – | |
altı okka | "Çok iyi, üstün" anlamlarında kullanılır. | deyim |
altın | Altından yapılmış sikke | |
altın adam | Başarılı kimse | |
altın bilezik | Geçimi sağlayan sanat veya meslek – | |
altın gibi | değerli, kıymetli | |
altın saatler | Televizyonun en çok izlendiği saatler | |
altın vuruş | (Uyuşturucu vb.) Öldürücü miktarda zerk – | |
altına etmek (veya kaçırmak) | çok korkmak | |
altına yatmak | (Cinsel ilişkide) Pasif olmak. (Kadın ya da pasif eşcinsel) Kendisini kullandırmak | deyim |
altında kalmak | karşılığını verememek | |
altından kalkamamak | kendini savunamamak | |
altıpatlar | (Sözcüğün "tabanca" anlamından, alay yollu) Eskimiş ayakkabı, tabanı delik ayakkabı | isim |
altmış altı | (Bir iskambil oyununun adından) Hile | deyim |
altmış altıya bağlamak | Hile yapıp kandırmak, hileyle başarmak | deyim |
altmış dokuz | (Kadın ve erkek) Birbirinin cinsel organını karşılıklı olarak dille ya da ağızla uyarma | deyim |