İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
yapışık | Sürekli bir arada bulunan | |
yapışkan | Gitmek bilmeyen; bulaşık – | |
yapışmak | Birini rahatsız etmek, sataşmak, peşini bırakmamak, musallat olmak | |
yapıştırmak | Birine tokat atmak – Ahmet Ümit | |
yapmak | (erkek) cinsel ilişkide bulunmak, düzmek | fiil |
yaprak | kokain | isim |
yaprak dökümü | Birbirini tanıyan insanların art arda ölümü | |
yara | acı | |
yara açmak | büyük üzüntü vermek | |
yara almak | itibar kaybetmek | |
yara işlemek | üzücü bir olayın etkisi bitmemek | |
yaradan'a kurban (olayım) | bir şeye hayran kalındığında söylenen bir söz – | |
yarağa yan basmak | çok kötü bir durumda kalmak; kurtulması zor bir hata yapmak, tuzağa düşmek | deyim |
yarağı çuvallamak | çok güç bir durumda kalmak; yenilmek | deyim |
yarağı yemek | kurtulması güç bir duruma düşmek | deyim |
yarak | erkeklik organı | |
yaraklara gelmek | Çok olumsuz, çok güç bir duruma düşmek | |
yaralamak | kırmak | |
yaralı | dertli – | |
yaralı kalmak | yeterince içki işememiş olmak, içki keyfi yarım kalmak | deyim |
yaralı parmağa işememek | en küçük bir yardımı bile esirgemek | |
yaramak | İşine gelmek | |
yaramazlık | Kötü, uygunsuz durum veya haber | |
yaramazlık etmek | çapkınlık etmek | |
yaranmak | İçten olmayan davranışlarla birini memnun etmeye, gözüne girmeye çalışmak | |
yaratıcı | Zekâ, düşünce ve hayal gücünden yararlanarak görülmeyen yeni bir şey ortaya koyan, yapan; kreatif | |
yaratmak | Zekâ, düşünce ve hayal gücünden yararlanarak o zamana kadar görülmeyen yeni bir şey ortaya koymak, yapmak | |
yargı dağıtmak | (Biri ya da birilerine) had bildirmek, ağzının payını vermek, yerin dibine sokmak | |
yargılamak | Herhangi bir kimse, şey, konu vb.yle ilgili olumlu veya olumsuz görüş belirtmek | |
yarık | Dişinin cinsel organı | isimtabanı yarık |
yarım | Hastalıklı, sakat, sağlıksız olan | |
yarım ay | bir tür uyuşturucu, pesoteye | deyim |
yarım dizel | fahişe; anal ilişkiye girmeyen fahişe | |
yarım pabuçlu | İşsiz, yoksul olan (kimse) | |
yarım papuç | yoksul, giyimi kötü, kılıksız kimse | deyim |
yarım porsiyon | Ufak tefek olan (kimse) | |
yarımca | yarım baş ağrısı | |
yarımlık | Şiniğin yarısı | |
yarıştan kopmamak | her türlü engele karşın yapılan işten vazgeçmemek | |
yarma | Kaba saba, görgüsüz olan (kimse) | |
yarmak | Ortasından, içinden geçmek – | |
yasa bürünmek (veya boğulmak veya gömülmek) | beklenmeyen olumsuz bir sonuca çok üzülmek – | |
yasakçı | Bekçilik, nöbetçilik yapan kimse | |
yasamak | Düzen vermek | |
yasevi | Ses ve hareket olmayan yer | |
yaslamak | Bir şeye dayandırmak | |
yaslanmak | güvenmek | |
yasmak | Yayın kirişini gevşetmek – | |
yassılmak | (bir şeyden, birisinden) çok hoşlanmak; ağzının suyu akmak | fiil |
yaş | kötü |