| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  karınmak | çiftleşmek | |
|  karısı köylü | Karısının yakınlarını benimseyip kendi yakınlarını unutan (erkek); karım köylü | |
|  karıştırmak | Berraklığını ve duruluğunu kaybettirmek; bulandırmak | |
|  karikatür | Beceriksizce yapılmış şey; taslak | |
|  karikatürlük | Karikatür olma özelliği taşıyan kimse, olay veya şey – | |
|  karizmayı çizdirmek | var olan etkileyiciliğini kaybetmek, utanılacak kötü bir duruma düşmek | |
|  karmaca | Tepside pişirilen mısır ununun üzerine ıspanak, pırasa, soğan vb. konularak yapılan yemek – | |
|  karmakarışık | Huzursuz, kararsız, karmaşık olan; darmaduman, karmaç burgaç – | |
|  karmanyola | Şehir içindeki ıssız yollarda ölümle korkutarak yapılan soygunculuk – | isim | 
|  karmanyolacı | KARMANYOLA (bakınız) türü soygunculuk yapan kimse | isim | 
|  karmanyolacılık | KARMANYOLA (bakınız) türü soygunculuk; bu tür soygunculuğu yapma eylemi | isim | 
|  karmanyolaya gelmek | (Birisi) Parası, değerli eşyası vb. silah zoruyla elinden alınmak; soyulmak | deyim | 
|  karmanyolaya getirmek | (Birisini) KARMANYOLA (bakınız) yoluyla soymak | deyim | 
|  karmircur | ||
|  karnı davul olmak | hamileliği belirgin duruma gelmek – | |
|  karnı geniş | Vurdumduymaz, tasasız (kimse) | |
|  karnı tok | Söylenilen sözlere kanmayan, önem vermeyen (kimse) – | |
|  karnından işetmek | göbeğinden işetmek | |
|  karnından konuşan | Karşısındakine söylemeyip arkasından kötü izlenim bırakacak biçimde üstü kapalı konuşan – | |
|  karnını doldurmak | gebe kalmak | |
|  karnıyarık | (Öğretmen vb. memur için) Başlangıcında ve sonunda çalışılıp ortasında görev alınmayan gün | isim | 
|  karpuz | Kadının memesi – | |
|  karpuz dilimi | Dişilik organının dışı, dış görünümü | deyim | 
|  karpuz sergisi | Edilgin eşcinsel erkeklerin birarada bulunduğu yer. Oğlan genelevi | deyim | 
|  karşı karşıya gelmek | savaşmak üzere bir yerde karşılıklı bulunmak | |
|  karşılama | Yolda karşıdan gelen kişiye çarparak, değerek yankesicilik yapma | isim | 
|  kart horoz | kart zampara | |
|  kart zampara | Kadın peşinde koşan yaşlı, çapkın erkek; kart horoz | |
|  kartalmak | Yaşlanmak, kartlaşmak – | |
|  kartaloş | Kartlaşmış, yaşı geçkin; kartaloz – | |
|  kartaloz | kartaloş – | sıfatisim | 
|  kartopu | Beyaz ve tombul | |
|  kartvizit bırakmak | (Başkalarının görebileceği bir yere) Kusmak, -işemek. -Dışkılamak | deyim | 
|  kasap | Kan dökücü; hunhar – | |
|  kasaplık | Kan dökücülük; hunharlık – | |
|  kâse | Kalçalar, kıç | isimkaseti çıkmak  | 
|  kâse elden gitmek | (Erkek için) Eşcinsel ilişkide, pasif olarak, ilk kez kullanılmak | deyim | 
|  kaseti çıkmak | (birinin) yüz kızartıcı veya suç niteliği taşıyabilecek ses veya görüntü kayıtları ortaya çıkmak | |
|  kaseti sarmak | (Birisi) Ne diyeceğini şaşırmak; sözleri birbirine karışmak | deyim | 
|  kâsettin | Alımlı erkek çocuk, güzel oğlan | isim | 
|  kasığını soğutmak | Mastürbasyon yaparak ya da cinsel ilişkide bulunarak cinsel doyum sağlamak, ateşini söndürmek | deyim | 
|  kasılmak | büyüklenmek – | |
|  kasıntılı | Büyüklenen – | |
|  kasıntısız | Büyüklenmeyen – | |
|  kaskallamak | ||
|  kaskaslamak | (Erkek) Cinsel ilişkide bulunmak, düzmek | fiil | 
|  kaskatı | Acımasız, hoşgörüsüz olan – | |
|  kasmak | Baskısı altında tutmak – | |
|  kasnaklamak | (İnsanların toplu olarak, bulunduğu yerlerde, taşıtlarda) Kasıklarını birisinin kalçalarına dayamak, sürtünmek, kertmek | fiil | 
|  kaspanak | Zorla, güç kullanarak | zarfisim | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.