Çevrim İçi Türkçe Argo Sözlüğü
kafa
sıfatisimkafa sikmek kafa yapmak kafa ütülemek kafa cilalamak kafa veya kafayı çekmek kafa veya kafasını ütülemek kafalı kafadan kafasız kafaya almak kafayı yemek kafayı kırmak kafadan kontak kafakola almak kafası açılmak kafası dumanlı kafadan kontakt kafasını bozmak kafası örümcekli kafası kıyak olmak
Arapça Arapça (قفاء ḳafāˀ): başın arka tarafı, ense; genel anlamda baş
- kafadar
- Kavrama ve anlama yeteneği; zekâ, zihin, bellek – Yahya Kemal Beyatlı
"Kafasının faaliyetini fikirden ziyade işe vermiş."
- Görüş ve inançların etkisi altında beliren düşünme ve yargılama yolu; zihniyet – Yusuf Ziya Ortaç
"Kalbi ve kafasıyla daima yeni, daima genç kaldı."
- (Bazı iskambil oyunlarında) Değeri on olan kâğıtlar; vale, kız, papaz, onlu.
Bu oyunda da bu kâğıtların adı (Kafa) ve (Surat)tır. (Hulusi Kodaman, Zar-Kâğıt Oyunları ve Hileleri)
- Lira, 1 lira, 10 lira.
Ellibin kafaya almış değirmeni, o gün söküzlemişler.
- Bin lira.
... bi on kafa attırsan ya bana na sana on kafa... (Hulki Aktunç, Madi Hayat in the Dark)
- Erkeklik organının başı, haşefe.
- Anlayışlı, halden bilir.
Yeni manitam çok kafa anadın mı?
- Salak, bön kimse; 'kelle'. (Son anlamında, GAFA diye de söylenir.)
- İçkinin, özellikle uyuşturucu maddelerin kişide yarattığı esrime, esrime derecesi.
-Bir arkadaş vermişti. Denedim, çok güzel kafası vardı... Alıştım işte... (Ümit Oğuztan, Kraliçe Sisi)
- İyi, hoş, olumlu (kişi, yer, durum).