İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
gömeter | ||
gömgök | Olgunlaşmamış | |
gömlek | Basamak, kat, derece – | |
gömlek değiştirmek | huy veya düşünce değiştirmek – | |
gömü | (Kadında, kızda) Kasık. Dişilik organı | isim |
gömülmek | Yok olmak, kaybolmak, görünmez olmak – Refik Halit Karay | |
göncü | Ham veya işlenmiş deri satan kimse | |
gönderi | Yolcu etme, uğurlama | |
gönlü bol | Yeterli imkânlardan yoksun olmasına karşın cömert, eli açık davranmak isteyen (kimse) | |
gönlü bulanmak | kuşkulanmak | |
gönlü dar | İçi sıkıntılı olan (kimse) | |
gönlü gani | Cömert ve gözü tok, gani gönüllü (kimse) | |
gönlü kara | Başkalarının kötülüğünü isteyen (kimse) | |
gönlü tok | Zorunlu ihtiyaçları karşılandığında bununla yetinen, fazla mal ve para istemeyen (kimse) | |
gönlü tokluk | Gönlü tok olma durumu | |
gönlü zengin | Para ve malını imkânları ölçüsünde esirgemeden veren (kimse) | |
gönlünün dümeni bozuk | isteklerinde, özellikle gönül işlerinde tutarlılık göstermeyen, sık sık istek değiştiren | |
gönül | istek | |
gönül borcu | Yapılan iyiliğe karşı kendini borçlu sayma; minnet, minnettarlık, şükran | |
gönül borçlusu | minnettar | |
gönül bulandırmak | kuşkulandırmak | |
gönül dilencisi | Sevdiğinden ayrılmamak için onun her davranışına katlanan kimse | |
gönül eri | Hoşgörüsü geniş, açık yürekli, güvenilir kimse; ehlidil | |
gönül gezdirmek | seçmek için aklından birçok şey geçirmek | |
göresimek | Göreceği gelmek, görmek isteği duymak, özlemek | |
görmek | Para vermek – | |
görmemişin oğlu olmuş (çekmiş, çükünü koparmış) | "görgüsüz kimse ummadığı bir şeyi elde ettiğinde ne yapacağını şaşırır" anlamında kullanılan bir söz | |
görünmek | azarlamak | |
göstermek | Sert bir biçimde karşılık vermek – | |
göstermelik | Gerekli olduğu için değil, iş olsun diye yapılan; dekoratif | |
göt | anüs | |
göt altı olmak | Göt altına gitmek | deyimgöt altına gitmek |
göt altına gitmek | Kendi kusuru yokken suçlanmak, suçlu durumuna düşmek | |
göt atmak | (Bir şeyi elde etmek için) Pek hevesli olmak. Elde ederse her türlü fedakârlıkta bulunacağını belli etmek | deyim |
göt elden gitmek | İlk kez anal ilişkiye alet olmak | deyim |
göt göbek | Şişman | deyim |
göt içi kadar | Küçük, çok küçük (özellikle mekân) | deyim |
göt ister | "yüreklilik, cesaret göstermek gerekir" anlamında kullanılan bir söz | |
göt kıvırmak | ||
göt lâlesi | Bir aşağılama ifadesi olarak kullanılır | |
göt oğlanı | Götlek | deyimgötlek |
göt olmak | Çok şaşırmak, afallamak | deyim |
göt tokuşturmak | (Birisiyle) Çok samimi olmak; çıkar gereği, sıkı fıkı yaşamak | deyim |
göt üstü oturmak | Başarı kazanamamak; beceremeyip gülünç duruma düşmek | deyim |
götçü | Aktif eşcinsel (erkek) | sıfatisim |
göte gelmek | Kötü bir duruma düşmek | |
göte küstü | Boyu kısa olan, kalçaları ödemeyen ceket | deyim |
götlek | Pasif eşcinsel (erkek) | sıfatisim |
götoş | Götlek | |
götsüz | Çok zayıf, çok sıska (kimse) | sıfatisim |