Çevrim İçi Türkçe Argo Sözlüğü

kıvırmak

fiil
  • dolandırmak –
    "Peki bu kız, zarar ziyan hesabının federasyona üç misli gösterilip Zühtü'nün düğün parasını kıvırdığını bilmez mi?"
  • Elde etmek, kazanmak
    Ne saat be... Sırf sedef namussuzum... Mektep ettik mi en aşağı yüz bini kıvırırız Pilâki... (Süavi Süalp, Nuriye Hanımın Saati)
  • Verdiği sözden dönmek; söylediğini yapmamak için geçerli geçersiz birçok lâf etmek
    Biz böyle pazarlık etmedik ama. Ne dedin sen bana? Hayır, kıvırma! Erkekçe konuş! (Muzaffer Buyrukçu, Sevincin Damarları)
  • Yaltaklanmak, çirkin bir biçimde yakınlık göstermek; bir çıkar elde etmek için birisine hoş görünmeye çabalamak
    Bana boşuna kıvırma lavuk, şapçılar Galata'da.

Günün Kelimeleri