| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  düğmeci | (Erkek eş cinselliğinde) Anal ilişki tutkunu aktif erkek, kulampara | sıfatisim | 
|  düğümlenmek | Bir şey sıkışmak | |
|  dük | Bir tür uyuşturucu; hid-romorfona | isim | 
|  dükkân | Görevli olarak çalışılan yer – Reşat Nuri Güntekin | |
|  dükme | Gümüş mecidiye | isim | 
|  düktürük | Dengesiz, zirzop | sıfatisim | 
|  düldül | Eski otomobil | |
|  dümbelek | Anlayışsız ve sersem (kimse) | |
|  dümbelek çalmak | Bilmezmiş gibi yapmak; yalan söylemek | deyimçakoz  | 
|  dümbük | pezevenk | isim | 
|  dümdüz | Sade, basit olan – Aka Gündüz | |
|  dümdüz etmek | (Birisini) Çok dövmek, iyice dövmek | deyim | 
|  dümdüz gitmek | Ağır bir biçimde ve çok küfretmek | |
|  dümen | hile – Orhan Kemal | |
|  dümen burun | eski. Eğri burun(lu kimse) | deyim | 
|  dümen çekmek | DÜMEN yapmak | deyimdümen  | 
|  dümen çevirmek | hileye, düzene başvurmak | |
|  dümen kırmak | Fikir değiştirmek; yön değiştirmek | deyim | 
|  dümen koşmak | (Birine) DÜMEN uygulamak | deyimdümen  | 
|  dümen kullanmak | bir işi kurnazca yönetmek | |
|  dümen neferi | En tembel | |
|  dümen yapmak | dalavere, hile ile birini kandırmak, aldatmaya çalışmak | |
|  dümenci | Dalavereci olan | |
|  dümencilik | Dümenci olma durumu | |
|  dümenden | Yalancıktan, gösteriş olarak | zarfdümen  | 
|  dümene geçmek | ||
|  dümene yatmak | Bir DÜMEN'den yararlanmak; bir dümene sığınmak, dümen yapmak | deyimdümen  | 
|  dümeni eğri | Yampiri, yan yan giden (kimse, taşıt) | deyim | 
|  dümeni kırmak | çekip gitmek, kaçmak, uzaklaşmak | |
|  dümenine | DÜMEN olarak | zarfdümen  | 
|  dümenine bakmak | şartlar ne olursa olsun çıkarını gözetmek | |
|  dümenine geçmek | (Birisinin) Arkasına geçmek; özellikle kalabalık taşıt araçlarında, sürtünmek amacıyla birisinin arkasına geçmek | deyim | 
|  dümenini bozmak | hileli işe engel olmak – | |
|  dümtek | Cinsel ilişki, cinsel birleşme | isim | 
|  dümteklemek | Düzmek | isim | 
|  dünkü | Acemi olan – | |
|  dünkü çocuk | Deneyimi az, toy, acemi kimse | |
|  dünya | Duygu, düşünce ve hayal âlemi; diyar – | |
|  dünya görmüş | Çok gezmiş, çok yer görmüş | |
|  dünya güzeli | Çok güzel (kimse) | |
|  dünya malı | İnsanın hoşuna gidecek, huzur verecek durum ve şartların bütünü | |
|  dünya nimeti | İnsanların dünyada yiyeceği, içeceği, kullanacağı imkânların tümü | |
|  dünya penceresi | "Göz" anlamında kullanılan bir söz | |
|  dünyaevi | evlilik – | |
|  dünyaya kazık çakmak (veya kakmak) | çok uzun ömürlü olmak, çok yaşamak | |
|  dürtmek | (Alışverişte) Hileli, çürük, değersiz malı sokuşturmak | fiil | 
|  dürtüklemek | eş anlamlı DÜRTMEK | fiildürtmek  | 
|  düşeş | Umulmayan iyi bir rastlama | isimdüşeş atmak  | 
|  düşeş atmak | umulmadık bir başarı kazanmak | |
|  düşkün | Değer ve onurunu yitirmiş | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.