İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
dramatize | Olduğundan daha acıklı, abartılı bir biçimde ortaya konulan (olay) | |
dramatize etmek | bir olayı olduğundan daha acıklı, abartılı bir biçimde ortaya koymak | |
duası okunmak | Öldürülmek; ölmek | deyim |
dubara | aldatmaca – | |
dubaracı | Dubarayla iş gören kimse; düzenbaz | sıfatisim |
dubaraya gelmek | Hileye aldanmak | deyim |
dubçe | ||
dubleci | Yeni ama kaza geçirip işe yaramaz hale gelmiş bir otomobilin aynısını yurtdışından getirerek bu otomobile eski otomobilin künyesini uygulayan kişi | isimçenç |
dûd | ||
dudu dilli | Çok konuşan, tatlı dilli olan (kadın) | |
duka | Erkeklik organı, penis, kamış | isim |
duman | Çok kötü | |
duman altı olmak | esrar, sigara vb. içilen bir yerin havasından etkilenmek | |
duman attırmak | kötü duruma düşürmek, geride bırakmak, birini yıldırmak – | |
duman çökmek | Kalabalıklaşmak; kalabalık basmak | deyim |
duman etmek | dağıtmak, bozmak, yok etmek – | |
duman olmak | işi, durumu berbat olmak | |
duman vermek | ortalığı karıştırmak – | |
duman yapmak | (Kumarda) Az parayla oynayıp çok para kazanmak | deyimdumancı |
dumana boğmak | bunaltmak, şüphe içinde bırakmak – | |
dumancı | Esrarkeş; esrarlı sigara tutkunu | isim |
dumanı üstünde | Çok taze (sebze, meyve, yemek vb.) | |
dumanı vermek | (Sözü, davranışı) Güçlü bir biçimde artırmak; veryansın etmek | deyim |
dumanlamak | Sarhoş etmek – | |
dumanlanmak | Sarhoş olmak | fiil |
dumanlı | Sıkıntılı, bulanık – Aka Gündüz | |
dumura uğramak | değer, önem veya yeteneğini yitirmek – Reşat Nuri Güntekin | |
dumura uğratmak | dumura uğramasına sebep olmak | |
dupçe | Dişilik organı | |
durakçı | Özellikle kamu taşıma aracı duraklarında işini gören yankesici; kalabalığı ve araca binilirken oluşan itiş kakışı kollayıp yankesicilik yapar | isim |
durmak | yaşamak | |
durmaksızın | Gayret göstererek, çabalayarak | |
durum vaziyeti | Olağandışı durum; sorun | deyim |
dut | Çok sarhoş, aşırı sarhoş – | |
dut gibi | "Çok sarhoş olduğu için yürüyüşünü, hareketlerini kontrol edemeyecek durumda" anlamında kullanılır | deyim |
dut yemiş bulgar götü gibi | Dur durak bilmeksizin sürüp giden (konuşma); pek geveze (kimse) | deyim |
duvar | Sonuç alınamayan yer | |
duvar çekmek | aradaki ilişkiye son vermek, görüşmemek | |
duvar gibi | etrafında olan olaylara veya söylenen sözlere karşı tepki vermeyen | |
duvar yüzlü | vurdumduymaz – | |
duvarcı | Duvar aşmakta ve duvarların koruduğu yerleri soymakta ustalaşmış hırsız | isim |
duymak | Bir şeyi sezmek, fark etmek – | |
duymaz | ||
duziko | Bir tür rakı; anasonsuz rakı | isimdüz |
dübara | Hile, dalavere | isim |
dübürzade | Edilgin eşcinsel (erkek) | |
düdük | Akılsız, boş kafalı olan | |
düdük makarnası | Aptal, akılsız kimse | |
düdüklemek | Aldatmak, kandırmak | fiil |
düğme | Edilgin eş cinsel erkek |