| İfade | Anlam | Etiketler | 
|---|---|---|
|  boğucu | Sıkıntı ve kasvet veren; boğunçlu | |
|  boğulmak | bunalmak – Falih Rıfkı Atay | |
|  boğuntu | Bir şeyi değerinden çok yükseğe satma işi, vurgunculuk, ihtikâr – | |
|  boğuntu yeri | Kumar oynanan mekân, kahve; kumarhane | deyim | 
|  boğuntuya gelmek | Hileye, dalavereye kanmak, aldanmak | deyim | 
|  boğuntuya getirmek | birini bunaltıp şaşırtmak yolu ile kendisinden, bir iş veya mal karşılığı olarak çok miktarda para çekmek | |
|  boğunuk | boğuk – Zeyyat Selimoğlu | |
|  bohça | Kalçalar, kıç, but | isim | 
|  bohçacı | Sodomist; aktif olarak anal ilişkiyi tercih eden erkek | isim | 
|  bohçalamak | Birisini kendisinden geçecek kadar dövüp ıssız bir yere bırakmak | fiil | 
|  bok | Güç durum | |
|  bok (veya bokun) soyu | kızılan veya tiksinilen bir şeye karşı sövgü olarak söylenen bir söz – | |
|  bok atmak | birine leke sürmek, kara çalmak – | |
|  bok boklavat | See boklavat | |
|  bok canına olsun | bıkılan, kötülüğü görülen şeyler için kullanılan bir sövgü sözü | |
|  bok çuvalı | Çok şişman, şişko (kimse) | |
|  bok çuvali | Çok şişman, şişko kimse | deyim | 
|  bok etmek | Bir işi, bir durumu, bir nesneyi berbat etmek, kötüleştirmek, bozmak | deyim | 
|  bok etmek (veya bokunu çıkarmak) | bir işi, bir şeyi bozmak, berbat etmek – | |
|  bok gibi | berbat, çok kötü, iğrenç – Attilâ İlhan | |
|  bok götürmek | (Bir yer) Çok pis durumda olmak | |
|  bok karıştırmak | bir işi bozacak bir biçimde davranmak | |
|  bok püsür | Hoşa gitmeyen, can sıkan şey ve onun ayrıntı ve pürüzleri – | |
|  bok üstü bok | Kötüden de kötü, pek berbat | deyim | 
|  bok üstün bok | çok kötü, çok berbat | |
|  bok yedi başı | burnunu her işe sokan, her işe karışan | |
|  bok yemek | yakışıksız bir iş yapmak – Ayla Kutlu | |
|  bok yemek düşer | "birinin bir işe karışmaması, burnunu sokmaması gerekir" anlamında kullanılan bir söz – | |
|  bok yemenin arapçası | "yakışıksızlığın büyüğü" anlamında kullanılan bir söz | |
|  bok yiyen | Değersiz, niteliksiz nesne veya kimse | deyim | 
|  bok yolu | Hela, hela deliği, kubur | |
|  bok yoluna gitmek | yararsız, gereksiz bir şey uğruna yok olmak | |
|  boka nispetle tezek amberdir | "çok kötü bir şeyin yanında, ondan daha az kötü olanı güzel görünür" anlamında kullanılan bir söz | |
|  boka salmak | Esnaf için açık artırma ya da açık eksiltme esnasında konudan anlamadığı halde fiyat önerisinde bulunmak | deyim | 
|  boka sarmak | işler, olaylar ve durumlar içinden çıkılamayacak kadar kötü bir hâl almak – | |
|  boklamak | See bok atmak; bok etmek | |
|  boklanmak | Kötü bir duruma gelmek | |
|  boklavat | Niteliksiz, kötü şeyler veya durumlar | isim | 
|  boklu | Zorluklarla, kötülüklerle dolu olan – | |
|  bokluk | Kötü durum – | |
|  boktan | Değersiz, yararsız olan – | sıfatzarf | 
|  boktan künet | Eş anlamlı boktan | |
|  boktulumu | Eş anlamlı bok çuvali | deyim | 
|  boku bokuna | yok yere – | |
|  boku çıkmak | bir iş veya durum tatsızlaşmak – | |
|  boku yemek | Güç bir durumla karşılaşmak | deyim | 
|  boku yemek düşmek | Başkası ya da başkalarının farklı düşünmesi üzerine susmak, yapacak bir şeyi olmamak | deyim | 
|  bokunda boncuk bulmak | birine hak etmediği hâlde çok değer vermek – | |
|  bokuyla kavga etmek | çok sinirli ve geçimsiz olmak, her şeye öfkelenir olmak | |
|  bokyedi başı | Yerli yersiz her şeye karışan kimse | deyim | 
Üstünde durmamak, ilgilenmemek, adam yerine koymamak
anal ilişki
Daha önce Türkçeye yapılmış bir çeviriyi, dilini yer yer değiştirerek yeni bir çeviri gibi sunma; çeviri intihali, çeviri korsanlığı
aldatarak tuzağa düşürmek
Homoseksüel erkek
Erkeklik organı, penis.