İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
baş parmağını bükmek | yankesicilik etmek | deyim |
baş tacı | Çok sevilen kimse | |
başa güreşmek | en üstün sonucu elde etmek veya bir işte en üst noktaya gelmek için mücadele vermek | |
başa sarmak | bir öyküyü, bir haberi anlatırken tekrar başa dönmek | deyimkaseti sarmak |
başa vermek | değiş tokuş yaparken üste bazı şeyler vermek | |
başak | Tarlalarda, bağlarda dökülmüş veya tek tük kalmış olan ürün | |
başdümenci | Bir konuda dümen çeviren en üst düzeydeki kimse – | |
başı açık | Başı örtülü olmayan (kadın) | |
başı açıklık | Başında saç olmama veya az olma durumu | |
başı bağlı | Evli veya nişanlı olan (kimse) | |
başı bitten kıçı sikten kurtulmak | sürekli olarak aşağılık bir durumda kalmak, kötü durumu hiç düzelmemek | deyim |
başı bitten kıçı sikten kurtulmamak | deyim | |
başı bütün | Eşi hayatta olan (kadın veya erkek) | |
başı dik | Onurlu, gururlu (kimse); başı dimdik – Haldun Taner | |
başı dumanlı | sarhoş – Hüseyin Nihal Atsız | |
başı göğe ermek (veya değmek) | beklenmeyen bir mutluluğa ermek | |
başı havada | Sevinçli (kimse) | |
başı kabak | Yoksun olan | |
başı kalabalık | Çok meşgul olan, birden çok işle uğraşan | |
başıboş | Bağlanmamış, serbest bırakılmış – Salâh Birsel | |
başına oturmak | pasif olarak cinsel ilişkiye girmek | deyimbabaya oturmak |
başını almak | cinsel ilişkide pasif olan için erkeklik organının ucu girmek | deyimaldın mı |
başını çatmak | baş ağrısını önlemek için alnın üstünden arkaya doğru eşarp vb. şeyleri çepeçevre sıkıca bağlamak | |
başka | kıpti, çingene | isim |
başkalaşım | Kültürel değişme ve yabancılaşma | |
başlamak | sövmeye, küfre girişmek; genellikle silsileden, sülaleden, ana-av-rattan başlamak biçiminde kullanılır | fiil |
başrol | Bir işte önemli, etkili olma durumu | |
başsız | Yöneticisi, başkanı olmayan | |
batak | Kötü durum, içinden çıkılmaz iş – Reşat Nuri Güntekin | |
batakhane | İşlerin zamanında ve gereğince yapılmadığı yer | |
bataklık | Uygunsuz ve kötü, ahlak dışı durum – | |
batar | zatürre | |
batmak | Daha kötü bir duruma uğramak | |
battaniye | Özellikle otellerde çalışan fahişe | isimbattaniye otel |
battaniye otel | Yolcu ağırlamaktan çok fuhuş ilişkileri için kullanılan otel | |
bay gelmek | sıkıntı basmak, bunalmak | deyimbun gelmek |
bayan avuç | isimmadam avuç | |
bayan emme | morfin | deyim |
bayatlamak | Güncelliğini, önemini, özelliğini yitirmek – Kerime Nadir | |
baygınlık geçirmek | çok heyecanlanmak – Yusuf Ziya Ortaç | |
bayılmak | Karşılık olarak ödemek – Güzin Öztürk | |
bayır turpu | Kaba, terbiyesiz erkek | deyim |
baykuş gözlü | Karanlıkta çok iyi gören – Mehmet Eroğlu | |
baylan | Nazlı, işveli olan – | |
baylanmak | Nazlanmak; baylanlanmak | |
baymak | Yiyecek mideyi bulandırmak, midede ezinti yapmak | |
bayrak | öncü – Yusuf Ziya Ortaç | |
bayrak dikmek | tarladaki bütün ekinleri biçip geriye bir tutam ekin bırakmak yoluyla biçim işinin bittiğini belirtmek | |
bayram | Tam ve yoğun bir mutluluk duygusu – | |
bayram haftasını mangal tahtası anlamak | sözü, konu ile hiçbir ilgisi olmayacak bir biçimde ters anlamak |