İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
baloncu | palavracı | |
balonculuk | palavracılık | |
baloz | eski düşük nitelikli içkievi, meyhane | isim |
balta | (Erkek için) Kaba saba (kimse) | |
balta olmak | asılmak, musallat olmak – | |
baltalama | Bilinçli ve kasıtlı olarak bir işi veya bir durumu bozarak zarara yol açan harekette bulunma; sabotaj, sabote – | |
baltalamak | Bir işi veya durumu bilinçli ve kasıtlı olarak bozup zarara yol açan davranışta bulunmak; sabote etmek | |
balya | para, para destesi | isim |
balyacı | isimçuvalcı | |
balyalamak | Belli bir noktaya toplamak – | |
bam teli | Bir kimsenin, olayın veya durumun en hassas noktası – | |
bamburuk | erbezi, husye | isim |
bamburuklarını sökmek | birisini döverek perişan etmek | deyim |
bamya tarlası | mezarlık | deyimnalları atmak |
bana bak! | "beni dinle" anlamında kullanılan bir seslenme ve gözdağı sözü | |
banak | Ekmek parçası | |
banal | sıradan – | |
bandırasız | serseri, kopuk | sıfat |
bando mizika | küfür, art arda sıralanan küfürler | deyim |
bangoboz | eski kullanım: aptal, enayi, bön | sıfat |
banka | zengin, çok parası olan kişi | isimsulu banka |
bankamatik memuru | İşe gitmeden, çalışmadan sadece bankamatikten maaşını çeken kimse | |
banyo ettirmek | birisini veya bir şeyi ağır küfürlerle yermek | deyim |
barak | Tüylü, kıllı çuha | |
barba | ihtiyar adam, yaşlı erkek | isim |
barbunya | rengi barbunya balığını andıran çeşitli kâğıt paraları niteleyen ad | isim |
bardak | Toprak testi | |
bargelemek | uyumak, dinlenmek | fiil |
bari | deyimbut | |
barlanma | Barlanmak işi | |
barlanmak | Turşu, sirke vb.nin üstü zamanla küf bağlamak | |
baro | Karagözcü argosunda oyunu kiralayan kimse | isimbaru |
barsak çıkıntısı | çük, erkeklik organı, penis | deyim |
baru | isimbaro | |
bas! (veya bas git!) | "çekil, yürü, git, defol!" anlamında kullanılan bir söz | |
basak | merdiven | |
basil | küçük yaşta veya küçük yapılı (cüce) serseri | isim |
basit | Süsü, gösterişi olmayan – Aka Gündüz | |
baskın yapmak | ansızın konuk gelmek – | |
baskına uğramak | beklenmedik bir zamanda konuklar gelmek – | |
basmak | Defolmak, çekip gitmek – Kemal Tahir | |
bast olmak | uyuşturucu argosunda polis baskınına uğramak, basılmak | deyim |
bastırmak | kumarda vermek, para sürmek | fiil |
baston | ince yapılı, uzun boylu kimse | sıfatisim |
bastonu kırmak | bel soğukluğu hastalığına yakalanmak (erkek için) | deyim |
baş | erkeklik organının uç bölümü, haşefe | isimaldın mı |
baş bağlamak | nişanlamak veya evlendirmek | |
baş çevirtmek | birinin arkasından hayranlıkla baktırmak – | |
baş döndürücü | Şaşkına, serseme çevirici – Ahmet Ümit | |
baş göz etmek | evlendirmek – |