İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
araklayabilmek | Araklama ihtimali veya imkânı bulunmak | |
araklayıcı | Hırsız | isimarakçı |
araklayıvermek | Çabucak araklamak | |
aralamak | Bitkilerin fazla dal ve çubuklarını kesmek | |
aralanmak | Ağır ağır uzaklaşmak, yavaş yavaş savuşmak. | fiil |
aramak | Şart koşmak | |
arap | zenci | |
arapsaçı | Çözümlenemeyecek kadar karışık durum | |
arasatta kalmak | iki arada kalmak, iki şey arasında tercih yapamamak | |
aratmak | Bir şeyin yokluğunu duyarak geri gelmesini istemek – | |
araya almak | dövmek | |
arayı açmak | görüşmemek | |
arazi olmak | sıvışmak | |
ardından gitmek | aynı düşünceye sahip olmak | |
argo | Belirli sosyal gruplar veya alt kültürlerde, üyeler arasında anlaşmayı kolaylaştırmak, dışarıdakilerden ayrışmak ya da kendini korumak amacıyla kullanılan; bu gruplara ait özel sözcük ve deyimlerin zamanla birleşmesiyle oluşan ortak sözvarlığı ve buna dayalı konuşma biçimi | |
arıza | Uyumsuz, düzeni bozan, sıkıntı çıkaran (kişi) – | |
arıza çıkarmak | bir konuda rahatsızlığını belli etmek, sıkıntı çıkarmak – | |
arızalı | Ruhsal bakımdan sıkıntılı, kurallara uymayıp toplumsal düzenin dışına çıkarak çevresini rahatsız eden (kimse) | sıfat |
arka | Kayıran, destekleyen – Hüseyin Rahmi Gürpınar | |
arka kapı | Makat, anüs | deyim |
arka kapıdan mezun olmak | Okuldan kovulmak. | deyim |
arka plan | Önemsiz, değersiz olan | |
arka planda | Önemsiz olan | |
arka takımlar | (Kadında, kızda) Vücudun arka bölümü, özellikle kalçalar | deyim |
arkabahçe | Etkileme alanı, hinterlant | |
arkacı | Aktif eşcinsel erkek; sodomist. | |
arkaç | Ağıl | |
arkada bırakmak | birinden daha ileri gitmek | |
arkadan çalışmak | Pasif olarak anal birleşme yapmak | deyim |
arkalamak | Bir kimseye güven vererek yardım etmek, destek olmak, korumak – | |
arkalanmak | Arka vermek, destek olmak – | |
arkalı | Koruyanı, dayanağı olan; pistonlu, iltimaslı – | |
arkası yufka | Soğuğa karşı gereği gibi giyinmemiş (kimse) | |
arkasına almak | desteğini sağlamak | |
arkasız | Dayanıp güveneceği kimsesi olmayan, arkasında herhangi bir güç bulunmayan; adamsız – | |
arma | Altın takı (yüzük, köstek vb.). | isim |
armalı | Süslü, parlak (söz, konuşma) | sıfat |
armatör | Bir fahişenin sırtından geçinen belalı, 'dost'. | isim |
armudun iyisini (dağda) ayılar yer | kendilerine yakışmayan güzel bir şeyi eline geçirenler için kullanılan bir söz | |
armut | Çok bön, çok aptal – | |
arnavut zarı | Hileli (civalı) zar | deyim |
arpa | rüşvet | |
arpa suyu | bira – | |
arpacı | yankesici | |
arpacı kumrusu | Önceden ne yapacağı belli olmayıp ortaya çıkan duruma göre hareket eden kimse | |
arpacılık | yankesicilik – | isim |
arpalamak | İşi iyi gitmemek. | fiil |
arpalık | Karşılıksız yarar sağlanılan yer veya kimse | |
arşa çıkmak | göğe kadar çıkmak, çok yükselmek – | |
arşı tutmak | göğe kadar çıkmak – |