İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
sulu gözlü | Çok önemsiz olaylarda bile gözyaşlarını tutamayan, ağlayan (kimse); gözü sulu, sulu göz – | |
sulu iftar | eski. Ramazanda, iftar vaktinde hazırlanan içki sofrası; iftar vaktinde içki içme. | deyim |
sulu zırtlak | Oyunlarda kuralları bozup mızıkçılık eden, ağlayan, kaçan (kimse) – | |
sululuk | Yersiz şakalar yapma veya kadınlara tatsız iltifatlarda bulunma durumu – | |
sumsuk | yumruk | |
sumsuklamak | yumruklamak | |
suna | Göl ördeği | |
suni | yapmacık | |
sunum | Lokma, parça | |
supet | Cinsel organı ağızla uyarma; kunilingus; fellasyo. | isim |
supet alıkmak | Fellasyo, kunilingus yapmak; cinsel organı ağızla uyarmak. | deyim |
supet yapmak | Cinsel organı ağızla uyarmak; kunilingus yapmak; fellasyo yapmak. | deyim |
sur | uğur | |
surat | Somurtkanlık, asık yüzlülük | |
surata bak saati ayar et | Çirkin ya da asık suratlı birisiyle alay etmek için kullanılır. | deyim |
suratı çarşamba pazarına dönmek | deyimçarşamba pazarı | |
suret | fotoğraf | |
susak | Su kabağından yapılmış veya ağaçtan oyulmuş maşrapa | |
susak burunlu | İri, çirkin burunlu (kimse) | |
susaklık | Salaklık, aptallık | |
susamak | Çok istemek, özlemek – | |
susatmak | Zorluk, güçlük çıkarmak | |
susmak | Etkisini göstermemek, tepki göstermemek | |
susta durdurmak | bir kimseyi veya birilerini yıldırmak – | |
susta durmak | hazır durumda beklemek – Nâzım Hikmet | |
susti | eski. Kabadayının karşısındaki kişiye karşı bir hitap biçimi. | isim |
suyu ısınmak (veya kaynamak) | işbaşından uzaklaştırılması yakın olmak | |
suyun başı | en çok yarar sağlanacak yer | |
suyundan da koy | (Alay yollu) "Aman ne iyi, pek hoş" anlamlarında kullanılır. | deyim |
suyunu çekmek | tükenmek – | |
suyuz | eski. Uyuma. | isim |
sübüş | isimsubiş | |
sübyancı | Cinsel doyumunu küçük çocuklarda arayan kimse, çocukçu, pedofil. | sıfatisim |
sülale | Ev, aile | |
süngücü | Yankesici; özellikle iki parmağını (işaret ve orta parmağını) çok iyi kullanan yankesici. | isim |
süngüsü düşük | Sağlığı, esenliği bozuk | |
sünnetlemek | Tabaktaki yemeği sıyırıp bitirmek | fiil |
süper manyak | Delirmiş, pek çılgın kimse | deyim |
süpürge | Bıyık | isimgerdan süpürgesi |
süpürge parası | Hapishanede, bir koğuşa yeni gelen mahkûmdan istenen ayakbastı parası | deyim |
sürçmek | Dalgınlıkla yanlış bir iş yapmak; yanılmak | |
sürek | Satmak için pazara götürülen hayvan sürüsü | |
sürekçi | Davar alışverişiyle uğraşan kimse | |
sürekli manti | Edilgin eşcinsel erkeğin birlikte yaşadığı adam | deyimmanti |
sürtme | İstenen sayıları getirmek amacıyla, bir tür hileli zar atma biçimi | |
sürtmek | Başıboş dolaşmak, yararsız dolaşmak – | |
sürtücü | Taşıtlarda, kalabalık yerlerde, cinsel organını başkalarına sürterek zevk almayı âdet edinmiş kimse, kertici | isimfortçu |
sürtünmek | Başıboş, amaçsız dolaşmak | |
sürtüp durmak | yersiz, sebepsiz olarak durmadan dolaşmak – | |
sürtüşme | anlaşmazlık – |