İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
naşlatmak | Kovmak, def etmek; birisinin gitmesini sağlamak | fiil |
nataşa | Doğu Avrupalı fahişe | isim |
nato kafa nato mermer | "Söz dinlemez, söz anlamaz, taş gibi kafa" anlamında kullanılan bir söz – | |
nato kafa, nato mermeri | Aptal, bön, salak, anlayışsız kimse. Aptal kafa, mankafa | deyim |
naval | Budala, aptal, salak; saf | sıfat |
naylon | Düzme, düzmece, sahte | |
naylon kız | Çağdaş, modern kız | |
ne ayak | "Bu nasıl bir durum, nasıl bir dalavere?" anlamında kullanılır | deyim |
ne ayak? (veya ne iş?) | “Bu nasıl bir durum, nasıl bir dalavere?” anlamında kullanılan bir söz | |
ne haber? | "senin hiçbir şeyden haberin yok" anlamında kullanılan bir söz | |
ne hakem | Oyunu iyi yönetmediği düşünülen hakemi aşağılamak amacıyla kullanılır | deyim |
ne hakla | ||
ne iş | ||
ne sikime | "Bana ne, beni ilgilendirmez" anlamında kullanılır | d. |
ne siktirir | "Değil, yoktur, olmaz, hiç olur mu?" anlamlarında söylenir | deyim |
ne şehit oldu ne gazi | ||
ne yazar | "hükmü olur mu? değeri var mı?" anlamında kullanılan bir söz – | |
nefes | Canlılık, hayat belirtisi – | |
nefes çekmek | Cinsel ilişkide bulunmak | deyim |
nefes kesici | Heyecanlı, coşkulu – | |
nefesçi | Esrarkeş, esrar tiryakisi | isim |
nefesi durmak | şaşkınlık içinde kalmak | |
nefesi kesilmek (veya daralmak veya tutulmak) | bunalmak, sıkılmak – Bedri Rahmi Eyüboğlu | |
nefesi kuvvetli | Okuduğu dualar etkili olan (kimse); nefesi keskin | |
nefesleşmek | Esrar çekmek. Birkaç kişi birarada, aynı nargile, aynı kabak, aynı araçtan yararlanarak esrar içmek | fiil |
nefesli | Nefesi güçlü olan – | |
nekahet | durgunluk | |
neler de neler, maydanozlu köfteler | "akla gelmedik şaşılacak şeyler" anlamında kullanılan bir söz | |
nema | "Yok" anlamında söylenir | sıfat |
nemalanmak | nasiplenmek | |
nemli | Yaşlı (göz) | |
nereden nereye | Bir olay karşısında şaşırıldığında söylenen bir söz | |
nesiç | Yapı, özellik – | |
nesnel | Gerçeğe varmak amacıyla, taraf tutmadan inceleme yapan, hüküm veren; objektif | |
neşen bilir | "Keyfine göre, sen nasıl istersen" anlamında söylenir | deyim |
neşter vurmak | bir sorunu kesin bir sonuca ulaşmak amacıyla ele almak | |
neşterlemek | Üzüntü verecek bir durumu veya sorunu hatırlatmak, deşmek – | |
net | Açık seçik olan, anlaşılmaz yanı bulunmayan – | |
netice | Kalçalar, kıç | isim |
nifak tohumu | "Huzursuzluk, ara bozma sebebi olacak şeyleri yapmak" anlamındaki nifak tohumu ekmek (veya saçmak) deyiminde geçen bir söz | |
nik | Özellikle ihbarcı için lakap, takma ad | isim |
nikâh tazelemek | bir işe yeniden başlamak | |
nisan bir | Nisan ayının birinci gününde yapılan aldatma veya şaka; nisanbalığı, nisan bir şakası | |
niyazi | Boşu boşuna kayba uğrayan, yaralanan ya da ölen kimse anlamında söylenir | isim |
niyazi olmak | Boşu boşuna zarar görmek. Yok yere yaralanmak, ölmek | deyim |
nohut | Ham afyon | isim |
nokaris | Eski. "Yok, bitti, kalmadı" anlamında kullanılır | deyim |
nokta | aşama | |
nokta atışı | Hedefi tam tutturma | |
nokta koymak | bir işi bitirmek, tamamlamak |