İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
köpeklemek | Çok yorulmak | |
köpekmemesi | Koltuk altında çıkan iltihaplı çıban | |
köpeköldüren | Kalitesiz, ucuz şarap | isim |
köprülü | 1000 liralık banknot | isimeski |
köpük | Hayvanların, bazı kez de insanların ağzında görülen salyamsı kabarcıklar – | |
kör | Az aydınlık veren – Mahmut Yesari | |
kör balta | İşe yaramayan kimse | |
kör duman | Çok yoğun sis – | |
kör hat | Demir yollarında arkası kesik hat – | |
kör kandil | Aşırı derecede sarhoş; gök kandil, kandil, kandilli | |
kör kuyu | Suyu kurumuş, su çıkmayan, susuz kuyu | |
kör nokta | Trafikte sürücünün geriden gelenleri aynalarda göremediği bölge; kör alan, ölü açı, ölü nokta – | |
kör ocak | Çocuksuz aile | |
kör talih | Kötü olan kader – | |
kör topal | Yarım yamalak, iyi kötü idare edecek biçimde – | |
kör tuttuğunu sikmek | Kargaşalıkta kimin ne yaptığı belli olmamak; bir karışıklık içinde, rastladığı kişiye zarar vermek | deyim |
kör yılan | Erkeklik organı, penis | deyim |
kördüğüm | Çözülmesi hemen hemen imkânsız olan sorun – | |
köre | karınca yuvası | |
körelmek | Değer, önem veya yeteneğini yitirmek | |
köreltmek | Yeteneğini kaybettirmek | |
körfez | Kuytu, işlek olmayan | |
körkütük | Aşırı derecede (sarhoş, âşık vb.) – | |
körlük | Dikkatsizce ve beceriksizce yapılan iş | |
körpe | Henüz bozulmamış, yıpranmamış – | |
körük | Kalçalar, kıç | isim |
körükçü | körükleyici | |
köseği | Ateş karıştırmaya yarayan odun veya demir | |
kösele | Züğürt, parasız (kimse) | sıfat |
kösem | kösemen | |
kösemen | Sürünün önünden giderek ona kılavuzluk eden koç veya teke; kösem – | |
köstek | engel | |
köstek vurmak | kösteklemek | |
kösteklemek | Bir işi yürümez duruma getirmek, engellemek – | |
kösteklenmek | Bir iş yürümez duruma getirilmek, engellenmek – | |
köşe | Kuytu, tenha veya ücra yer | |
köşe olmak | köşeyi dönmek | |
köşebaşı | Önemli makam | |
köşeli | Sümük; parmakla oynanan sümük | isim |
köşeyi dönmek | hiçbir çaba göstermeden kısa sürede zengin olmak | |
kötü kalpli | Herkesin kötülüğünü isteyen, başkaları için kötülük düşünen; fena kalpli | |
kötü yol | Yasalara ve ahlak kurallarına aykırı hayat tarzı | |
kötürüm | İşleyemeyen, iş yapamayan | |
kötürüm olmak (veya kalmak) | güçsüz kalmak – | |
kötürümleşmek | Algılama özelliğini kaybetmek – | |
kötüye boğmak | Aldatmak, iyinin getirmek | deyim |
kötüye boğulmak | Hileye aldanmak | deyim |
köylü | Şehir yaşayışının gerektirdiği incelik ve titizliği gösteremeyen (kimse) | |
kral | ||
kraliçe | İngiliz sterlini |