İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
gâvur | Kasap | isimeski |
gâvur amı gibi yanmak | (Soba vb.) Harıl harıl yanmak | deyim |
gâvur etmek | (Bir şeyi, araç-gereci) Bozmak, işe yaramaz hale getirmek | deyim |
gay | Eşcinsel (özellikle erkek eşcinsel) | |
gayduri | "Eşek, hayvan" anlamında bir aşağılama ifadesi olarak kullanılır | isimeski |
gayya kuyusu | İçine düşüldüğünde kolay çıkılamayan dertli, belalı yer veya durum; gayya – | |
gaz kesmek | Yavaşlamak, hızı kesilmek | deyim |
gaz vermek | dolduruşa getirmek | |
gaza basmak | Hızlanmak | deyim |
gaza basmak (veya dayanmak) | bir işi hızlandırmak | |
gaza gelmek | Birisinin sözlerine, tavırlarına inanarak davranmak; aldanmak | deyim |
gaza getirmek | (Birisini) Harekete geçirmek; heyecanlandırıp inandırmak; aldatmak | deyim |
gazeki | Cepken altına giyilen kolsuz bir tür giysi | |
gazel | Sonbaharda kuruyup dökülen ağaç yaprağı – | |
gazel okumak | oyalamak veya kandırmak üzere boş sözler söylemek | |
gazla! | "defol, git!" anlamında kullanılan bir söz | |
gazlamak | kaçmak | fiilboğazlamak |
gazoz | Aptal, bön (kişi) | sıfatisim |
gazoz ağacı | Gazoz ısmarlama koşuluyla oynanan oyunlarda (tavla vb.) sürekli yenilen kimse | deyim |
gazozağacı | Çok saçma söz | |
gazozcu | (27 Mayıs 1960 öncesinde) Subay | isimeski |
gebe | Bir birikim sonucu ortaya çıkması beklenen (durum veya olaylar) | |
gebe kalmak | minnet altında kalmak | |
gebe zar | Hileli zar; "dolu" zar, civalı zar | deyim |
gebelik | Minnet altında kalma | |
gebermek | Sevilmeyen bir kişi ölmek – | fiil |
gebertebilmek | öldürebilmek | |
gebertilmek | öldürülmek | |
gebertmek | öldürmek – | |
gebeş | Karnı şiş olan (kimse) | sıfat |
gebeşaki | Gebeş | |
gece işçiliği | Geceleyin yapılan hırsızlık | |
gece işçisi | Hırsız | isimgece işçiliği |
gece kuşu | Gece gezmesini seven (kimse) | |
gece uçuşu | Erkeklerle geceleri para karşılığı ilişki kurma işi – | |
gece yolu | Dişilik organı, vagina | deyim |
gececi | Gündüz erken saatlerde kendini yorgun, çalışmaktan bitkin hisseden kimse – | |
gecekondu | Acele ile yapılıvermiş, derme çatma yapı | |
geçe | yaka | |
geçek | Çok geçilen yer, işlek yol | |
geçer akçe | Herkesçe aranan, beğenilen – | |
geçerli | Beğenilen, tutulan – | |
geçinmek | taslamak – Nurullah Ataç | |
geçirmek | Birine kötü söz söylemek | |
geçmek | Bazı kelimelerle birleşik fiil yapar | |
geçmez akçe | Değerini yitirmiş kimse veya nesne | |
geçmişe mazi, geçirmişe gazi (derler) | Şimdiki durumuna bakmayıp geçmişle aşırı övünen kişilerle alay etmek için kullanılır | deyim |
geçmişi çıngıraklı | (Bir nesneyi, bir kimseyi) Küfretmeden yermek, aşağılamak amacıyla kullanılır | deyim |
geçmişi kandilli | geçmişi kınalı | |
geçmişi kınalı | Yaramaz, kötü (kimse); geçmişi kandilli – |