İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
öncü | Önder, kılavuz | |
öncül | Kılavuz, öncü | |
öncül olmak | kılavuzluk, öncülük etmek – | |
öneze | Avcıların av beklerken hayvanlardan gizlenmek için taş yığınlarından yaptıkları yer; evsin | |
önüne çıkmak | ilk defa görmek, yüz yüze gelmek – | |
öp babanın (veya beybabanın) elini | beklenmedik, elverişsiz bir durum karşısında "şimdi ne olacak?" anlamında kullanılan bir söz | |
öperlemek | Öpmek | fiil |
öpüşmek | (iki otomobil) Birbirine hafifçe vurmak, dokunmak | fiil |
ördek | Otobüs ve minibüs sürücülerinin yollardan aldıkları biletsiz yolcular için kullandıkları bir söz – Orhan Kemal | isimördek avlamak |
ördek avlamak | (Uzun yol şoförleri için) yoldan biletsiz yolcu toplamak | |
ördek nağmesi | "[Vah] [vah], ey[vah] ey[vah]" diye hayıflanan kimselerle alay etmek için kullanılır | deyim |
ördeklemek | (Bir işyerinde çalışan kişi) Kasadan para çalmak | fiil |
örselemek | Gücünü azaltmak, canlılığını gidermek, sarsmak – | |
örümcek ağı | Örümcek ağına benzeyen – | |
örümcek bağlamak | bir şey uzun süre kullanılmadan kendi hâline bırakılmış olmak | |
örümceklenmek | Bakımsız ve terk edilmiş bulunmak | |
örümcekli | Eskimiş, modası geçmiş, köhne, çağ dışı olan – | |
öşür | (Kabadayı çevrelerinde) Aynî olarak toplanan haraç | isim |
öte | (Özellikle kaçakçılar için) Bulgaristan | isim |
öte gün | Geçen gün, yakın günlerden birinde | |
öteki dünyayı boylamak | ahireti boylamak | |
ötmek | Anlamsız, boş konuşmak – Refik Halit Karay | |
ötürmek | İshal olmak | |
ötürük | ishal | |
övgücü | Birini gereği yokken veya aşırı olarak öven kimse | |
öyle öyle | (Kadın için) Fahişe | deyim |
özal altını | 1985 sonrasında tedavüle giren sarı renkli bozuk para; 50 liralık; 100 liralık; 500 liralık metal para | deyim |