İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
çaparize gelmek | Engelle karşılaşmak | deyim |
çapraz | Güç, karmaşık durum | isim |
çapraza gelmek | Güç, karmaşık bir durumla karşılaşmak | deyim |
çarık | Para cüzdanı – | isim |
çark | Sokak fahişesi için müşteri arayarak gezinme tur yapma | isim |
çark atma | Gezinme tur yapma | deyim |
çark etmek | savunduğu düşünceden vazgeçmek | |
çarkına etmek (veya okumak) | birine büyük kötülük yapmak veya işini bozarak zarar vermek | |
çarliston | Züppe snop | isim |
çarliston marka | Yeni icat, az bulunur, antika | |
çarliston marka kereste | Haddini bilmez, terbiyesiz – | |
çarpılmak | Bir şeye ederinden fazla para ödemek | fiil |
çarpışmak | Kumar oynamak | fiil |
çarpmak | Birisinin eşyasını çalmak dolandırarak elde etmek | fiil |
çarşaf | Sigara sarılan kâğıt; esrarlı sigara hazırlamaya yarayan, olağandan daha geniş sigara kâğıdı | |
çarşafa dolanmak | bir işin içinden çıkamamak, kötü ve başarısız duruma düşmek, zor durumda kalmak, çarşaflamak | |
çarşafa dolaşmak | Başaramamak üstesinden gelemeyip başarısızlığa uğramak siki çarşafa dolaşmak ve siki çarşafa dolaştırmak biçimlerinde de kullanılır | deyim |
çarşaflamak | Kötü ve başarısız duruma düşmek; çarşafa dolanmak | |
çarşamba karısı | Masallarda geçen, kılıksız, saçı başı karmakarışık kadın – Reşat Nuri Güntekin | |
çarşamba pazarı | Düzensiz, karmakarışık, dağınık yer | |
çaşıt | casus – Hüseyin Nihal Atsız | |
çat | İki yolun veya iki derenin birleştiği yer, kavşak | |
çat kapı | Beklenmedik bir zamanda kapıyı çalarak | |
çatal atmak | Bir işe karışmak burnunu sokmak | deyim |
çatal kazık | Sonuçta ne olacağı belirsiz, karışık, karanlık ve şüpheli durum | |
çatal yürek | çatal yürekli | |
çatal yürekli | Cesur, korkusuz; çatal yürek | |
çatallı | İki veya daha çok ihtimali olan | |
çatı | Barınılan, sığınılan yer | |
çatır çatır | Güçlük çekmeden – Aziz Nesin | |
çatırdamak | Çökmeye, yok olmaya yüz tutmak, tehlikeli duruma düşmek | |
çatıya çıkmak | Erkek için kadınla kızla cinsel ilişkide bulunmak | deyim |
çatladın mı? | aşırı sabırsızlık gösterenlere söylenen bir uyarma | |
çatlak | deli – Oktay Rifat | |
çatlak ses | Bir topluluğun düzenini bozan, uyulması gereken yerde itiraz eden ve aynı görüşte olmayan insanların düşünceleri | |
çatlak zurna | Çirkin sesli, geveze, boşboğaz kimse | |
çatlaklık | delilik | |
çatlamak | Aşırı yemekten, içmekten, yorgunluktan, ağlamaktan ölecek duruma gelmek veya ölmek | |
çatlasa da (veya çatlasa da patlasa da) | "elinden gelen her çareye başvursa da" anlamında kullanılan bir söz | |
çatlatmak | Sabrını taşırmak – Ercüment Ekrem Talu | |
çavmak | Güneş doğmak | |
çavo | Genç erkek | sıfatisim |
çavocu | Genç erkek düşkünü eşcinsel | sıfatisim |
çavullamak | ||
çavuş | erkeklik organı | |
çavuşu tokatlamak | (Erkek için) mastürbasyon yapmak | deyimtokatlamak |
çay | Esrar herhangi bir uyuşturucu madde | isimçavo |
çay ağacı | Tavla vb. oyunlarda sürekli yenilip çay ısmarlamak zorunda kalan kimse | |
çay içmek | Bir alışverişten caymak esnaf için | deyim |
çay şekeri | Esrar | deyim |