İfade | Anlam | Etiketler |
---|---|---|
robot | Esrik, kendisini bilemeyecek kadar sarhoş kimse. | sıfatisim |
roketlemek | (Cinsel ilişkide ya da mastürbasyonda) Menisi akmak, beli gelmek. | fiil |
roketlenmek | Cinsel doyuma ulaşmak. | fiil |
rol | Bir işte bir kimse veya şeyin üstüne düşen görev – Halide Edip Adıvar | |
rol almak | biri, bir işte etkili olmak | |
rol çalmak | birinin söyleyeceği sözü ondan önce söylemek | |
rol kapmak | bir işte veya görevde öne çıkmaya ve kendisini göstermeye çalışmak – | |
rol kesmek | yalan, uydurma söz söylemek veya içten olmayan davranışlarda bulunmak | |
rol oynamak | birinin bir işte önemli etkisi olmak – Burhan Felek | |
rol yapmak | davranışlarda içtenlik bulunmamak – | |
roman | Çingene, kipti kimse. | sıfatisim |
romanesk | Duygusal, düşçü – | |
romantizm | Duygusal eğilim | |
ront | Dikizleme; soyunan, çıplak birini ya da cinsel ilişkide bulunan kimseleri gözetleme. | isim |
ront atmak | Dikizlemek, gözetlemek. | deyim |
ronta yatmak | Dikizlemek, gözetlemek üzere hazırlanmak; dikize, gözetlemeye uygun bir yerde vaziyet almak. | deyim |
rontçu | Röntgenci, dikizci, gözetleyici. | isim |
rosto yapmak | (Birisini) Bıçaklamak, bıçakla yaralamak. | deyim |
rota | Görüş veya tutuma göre gidilen, izlenen yol – | |
rota çizmek | izleyeceği yolu belirlemek – | |
rota değiştirmek | tutumunu değiştirmek, izlediği yoldan ayrılmak | |
rotka | eski. Beş kuruşluk madeni para. | isim |
rölantiye almak | herhangi bir işi yavaşlatmak | |
röntgen | Gözetleme eylemi, dikizleme. | isimront |
röntgen çekmek | bir olayın bütün geçmişini ve durumunu belirlemek | |
röntgen işletmek | eş anlamlı RONT ATMAK. | deyim |
röntgenci | Kadınları gizlice gözetleme alışkanlığı olan erkek; dikizci | isimröntgencilik |
röntgencilik | Kadınları gizlice gözetleme alışkanlığı; dikizcilik | isim |
röntgene yatmak | uygun bir yer bularak karşı cinsi gizlice gözlemek | |
röntgenlemek | Kadınları gizlice gözetlemek | fiil |
röportaj | Sözlü sınav. | isim |
rufyanos | Muhabbet tellalı, pezevenk. | isim |
ruspik | Orospu, fahişe. | isim |
rüya | Gerçekleşmesi imkânsız durum; hayal – Reşat Nuri Güntekin | |
rüya görmek | gerçekleşmesi mümkün olmayan hayaller kurmak | |
rüya ilacı | Morfin. | deyim |
rüyasına (veya rüyalarına) girmek | bir şeyden çok etkilenmek, çok korkmak | |
rüzgâr | Gösteriş, çalımlı davranış, afi. | isim |